İnsan yazmaya yazmaya köreliyor resmen. Dedim ki büyük bir değişiklik gerçekleşti hayatımda ve hala iki satır karalamadım, oturup neler oluyor neler bitiyor anlatayım.. Ama söze nereden girilir onu bile bilemedim. Eski sevgiliyle ansızın karşılaşmak gibi, sayfayı açtığımda önce bir süzüldüm büzüldüm sonra da olduğu kadar diyip başlamış oldum.
İş değiştirmek insan hayatında kısa süreli de olsa ciddi bir şaşkınlık evresi yaratıyor. Özellikle de benim gibi tuhaf bir şekilde değiştiyse. İlk günler büyük bir sinir stres ruh hali içinde gittiğim yeni işimde, takip eden günler bu öfke ve gerginlik yerini yeni işin heyecanına bıraktı. Yepyeni insanlar tanımanın, bu insanlarla anlaşıp anlaşamayacağımın endişesi, benzer olsa da bambaşka bir sektörün karakterini ve araçlarını öğrenmeye çalışmak, konu satış olunca hedefleri tutturma ihtimali, hergün Mecidiyeköy'den Maltepe'nin bizzat tepelerine akşam trafiğinde varmaya çalışmak, sabahın köründe uyanmak, vs derken bir de baktım ki yepyeni bir koşturmanın tam da ortasındayım. Başlangıçtaki negatif yüküm giderek yerini güzel bir heyecana ve azme bıraktı diyebilirim. Önceki işimde başarılı olmak şimdiki gibi bir anlam ifade etmiyordu çünkü orada başarı sayılan şey bana herhangi bir başarı duygusu aşılamıyordu. Durum şu an çok farklı, hırslandım sanırım ki, sürekli oradan oraya koşturuyor, mail trafiklerinin ortasına kendimi atıyor, hiçbirşeyi unutmadan sürekli zihnimi canlı tutmaya çalışıyorum. Bunlar benim için güzel değişiklikler. Beynimi kullanabileceğim ve kullandığım ölçüde başarılı olabileceğim, başarımın küçük veya büyük oranda takdir edildiği bir ortamdayım şimdilik. Şimdilik diyorum çünkü önceki işimin üzerimde bıraktığı travmatik etki nedeniyle hiçbirşeye güven duyamıyor, ileride başıma gelecek olası felaket senaryolarına karşı ruhumu hazırlıklı hale getirmeden edemiyorum.
Tepeden tırnağa yepyeni bir satış kadrosuna dahil olmuş durumdayım. Bu ekip iki takıma ayrılmış durumda. Benim içinde bulunduğum takımdaki diğer birey de bu işe başlamama sebebiyet vermiş zat-ı muhterem! Hiçbirşey yokmuş gibi davranmak ve sadece işime odaklanmak konusunda -içimdeki öfke düşünülürse- bir hayli zor olsa da büyük çaba içerisindeyim ve başarılı olduğumu söyleyebilirim. Akıllıca davranmaya çalışıyorum. Sorumlusu olduğum sektörler potansiyeli olan sektörler ve bu sebeple kendime güvenim yüksek. Diğer ekip arkadaşlarıma baktığımızda da aralarından sıyrılmam ve kendimi ispat etmem mümkün olacak gibi. Çalıştığım şirket de bulunduğu sektörde en başarılı şirketlerden biri diyebilirim.
Başarılı olmayı ve huzurlu bir iş hayatını dilemekten başka birşey yapmıyorum kısacası. Herşeyde bir hayır var derler, inşallah öyle olur.
Bunun dışında, hepimizin bildiği gibi önümüzdeki hafta Ramazan Bayramı'nı kutlayacağız, benim çocukluğumdan beri süregelen söylenişiyle Şeker Bayramı. Bu tatili ilk defa annemlerden uzakta geçireceğim. Bizim istisnasız her bayramın ilk günü sabahın köründe toplanılır, bol çeşitli kahvaltı şen kahkahalar eşliğinde yapılır, bayramlaşılır ve tatlı tatlı sohbet edilir. Bu sefer annemlerin evi bir parça buruk girecek bayrama... Abim askerde, bizse Londra'da olacağız.
Şaşıracaksınız belki ama hayatımda ilk defa memleket sınırları dışına çıkacağım ve elbette ki bu beni heyecanlandırıyor. Ancak o sucuklu, zeytinli kahvaltıyı tercih eder miyim? Ne olursa olsun evet! Daha henüz bavul hazırlamadım, yarın yoğun bir gün olacak, akşamı ise daha yoğun.
Ancak bu seyahat uzun süredir yapmadığım "Bana göre" serilerine yeni bir alt başlık kazandıracak elbet. Cumartesi günü Chelsea- Totanham (nasıl yazılıyor bu?) maçına gidiyoruz, tabii ki Cenk heyecandan tırnaklarını yiyor!
Fırsat bulursam oradan da seslenirim size ancak şimdilik vedalaşmam gerek, zira yarın 7de kalkacağım ve dünden uykusuzum. Şayet bayramda buralarda olmazsam da hepinizin bayramını şimdiden kutlar, büyüklerimin ellerinden öper, harçlık ister, küçüklerimin de gözlerinden öper, şeker veririm! Güzel bir tatil geçirin e mi?!
İş değiştirmek insan hayatında kısa süreli de olsa ciddi bir şaşkınlık evresi yaratıyor. Özellikle de benim gibi tuhaf bir şekilde değiştiyse. İlk günler büyük bir sinir stres ruh hali içinde gittiğim yeni işimde, takip eden günler bu öfke ve gerginlik yerini yeni işin heyecanına bıraktı. Yepyeni insanlar tanımanın, bu insanlarla anlaşıp anlaşamayacağımın endişesi, benzer olsa da bambaşka bir sektörün karakterini ve araçlarını öğrenmeye çalışmak, konu satış olunca hedefleri tutturma ihtimali, hergün Mecidiyeköy'den Maltepe'nin bizzat tepelerine akşam trafiğinde varmaya çalışmak, sabahın köründe uyanmak, vs derken bir de baktım ki yepyeni bir koşturmanın tam da ortasındayım. Başlangıçtaki negatif yüküm giderek yerini güzel bir heyecana ve azme bıraktı diyebilirim. Önceki işimde başarılı olmak şimdiki gibi bir anlam ifade etmiyordu çünkü orada başarı sayılan şey bana herhangi bir başarı duygusu aşılamıyordu. Durum şu an çok farklı, hırslandım sanırım ki, sürekli oradan oraya koşturuyor, mail trafiklerinin ortasına kendimi atıyor, hiçbirşeyi unutmadan sürekli zihnimi canlı tutmaya çalışıyorum. Bunlar benim için güzel değişiklikler. Beynimi kullanabileceğim ve kullandığım ölçüde başarılı olabileceğim, başarımın küçük veya büyük oranda takdir edildiği bir ortamdayım şimdilik. Şimdilik diyorum çünkü önceki işimin üzerimde bıraktığı travmatik etki nedeniyle hiçbirşeye güven duyamıyor, ileride başıma gelecek olası felaket senaryolarına karşı ruhumu hazırlıklı hale getirmeden edemiyorum.
Tepeden tırnağa yepyeni bir satış kadrosuna dahil olmuş durumdayım. Bu ekip iki takıma ayrılmış durumda. Benim içinde bulunduğum takımdaki diğer birey de bu işe başlamama sebebiyet vermiş zat-ı muhterem! Hiçbirşey yokmuş gibi davranmak ve sadece işime odaklanmak konusunda -içimdeki öfke düşünülürse- bir hayli zor olsa da büyük çaba içerisindeyim ve başarılı olduğumu söyleyebilirim. Akıllıca davranmaya çalışıyorum. Sorumlusu olduğum sektörler potansiyeli olan sektörler ve bu sebeple kendime güvenim yüksek. Diğer ekip arkadaşlarıma baktığımızda da aralarından sıyrılmam ve kendimi ispat etmem mümkün olacak gibi. Çalıştığım şirket de bulunduğu sektörde en başarılı şirketlerden biri diyebilirim.
Başarılı olmayı ve huzurlu bir iş hayatını dilemekten başka birşey yapmıyorum kısacası. Herşeyde bir hayır var derler, inşallah öyle olur.
Bunun dışında, hepimizin bildiği gibi önümüzdeki hafta Ramazan Bayramı'nı kutlayacağız, benim çocukluğumdan beri süregelen söylenişiyle Şeker Bayramı. Bu tatili ilk defa annemlerden uzakta geçireceğim. Bizim istisnasız her bayramın ilk günü sabahın köründe toplanılır, bol çeşitli kahvaltı şen kahkahalar eşliğinde yapılır, bayramlaşılır ve tatlı tatlı sohbet edilir. Bu sefer annemlerin evi bir parça buruk girecek bayrama... Abim askerde, bizse Londra'da olacağız.
Şaşıracaksınız belki ama hayatımda ilk defa memleket sınırları dışına çıkacağım ve elbette ki bu beni heyecanlandırıyor. Ancak o sucuklu, zeytinli kahvaltıyı tercih eder miyim? Ne olursa olsun evet! Daha henüz bavul hazırlamadım, yarın yoğun bir gün olacak, akşamı ise daha yoğun.
Ancak bu seyahat uzun süredir yapmadığım "Bana göre" serilerine yeni bir alt başlık kazandıracak elbet. Cumartesi günü Chelsea- Totanham (nasıl yazılıyor bu?) maçına gidiyoruz, tabii ki Cenk heyecandan tırnaklarını yiyor!
Fırsat bulursam oradan da seslenirim size ancak şimdilik vedalaşmam gerek, zira yarın 7de kalkacağım ve dünden uykusuzum. Şayet bayramda buralarda olmazsam da hepinizin bayramını şimdiden kutlar, büyüklerimin ellerinden öper, harçlık ister, küçüklerimin de gözlerinden öper, şeker veririm! Güzel bir tatil geçirin e mi?!