Cenk bu sabah, sabahın körü itibariyle İtalya'ya gitti.. Neymiş efendim eğitim varmış.. Bir hafta olmayacak burada.. Bütün gün yapabileceğim bir sürü şey varken sanki hiçbişeyim yokmuş gibi hissettim. Uzun zamandır böyle olmuyordu.. Bi kere biz ikinci senesini yeni kutlamış, bu iki senenin beşinci ayında 5 aylık askerlik için ayrı kalmış, dönüşünde bi şekilde evlenmeye karar vermiş, sonra benim feci sofistike ve elegan(?) (Yozgat, Çorum vs, vs..) iş seyahatlarim nedeniyle haftalık dönemlerle ayrı kalmayı başarabilmiş insanlarız... Ama askerlikten sonra hiçbiri bu kadar koymamıştı... İtalya'ya vardığını haber verdiği an özledim keratayı... Uçaktan falan da korkuyo...
Neticede Cenk'in İtalya'da olması fikriyle yaklaşık 12 saat sonunda bir duble rakı, az biraz beyaz peynir, alttan da Müzeyyen Senar kıvamına geldim diyebilirim.. O diil burada olsa garanti didişecek bir mevzu bulmuş ve ortamı şenlendirmiştim ancak şu anda sadece beşinci sınıf romantik komedi sahneleri çekiyorum kafamda... Hani çocuklar abuk bir yaramazlık yaptıktan sonra gece yatarken açığa çıkmasın diye bin tane dua ederler ya "Allahım bi daha yapmıcam gerçekten.." falan diye.. Aynı psikolojiyi bizzat geri dönüştürdüm seneler sonra...
Bi de Cenk'e mektup yazıyım buradan herşey tam olsun..
Sevgili Cenk,
Hasretinden odamı topladım, domates çorbası ve bulgur pilavı yaptım... Denedim evlenince başarılı olacak mıyım diye ama değişen bir şey yok.. Annemgiller yemek yapacak biz yiyeceğiz.. Buralarda hava biraz yağmurlu.. Yolda yürürken elini tutamadığım için aptal aptal etrafıma bakındım çok... Yanlış anlayanlar olmuş olabilir ama eve sağ salim dönmeyi başardım.. Sana bu satırları yazarken yarını nasıl geçireceğimi düşünmeden edemiyorum.. Kim uyandıracak beni sabah? Geç kalırsam sorumlusu sensin! Ayrıca Freeshop'tan sipariş ettiğim parfümü almazsan İtalya'ya geri dön...
Çok özledim, sevgiyle öpüyorum...
Tubik...
No comments:
Post a Comment