Thursday, November 22, 2007

Frank Sinatra


Uzanırken sanki biri saçlarınızı okşuyor gibi başlayan yumuşak bir sesten sonra coşkulu notalarla tırmanan o kararlı çıkışlar... O karizmanın altına ustaca gizlenmiş ayyaşlıklar... Tarzından taviz vermeyen, her ritme uygun danslar... Sanki bir ömür çalışılmış bakışlar...


Birine aşık olduğunuzu mu itiraf ettiniz? Verdiğiniz çiçeklerden sonra aldığınız o içten gülümseyiş beklediğiniz cevaptan da mı olumluydu? Sokağın ortasında sevinçten zıplayıp topukları birbirine mi vurmak istiyorsunuz heyecanla? İçinizdeki coşkuyu sizin yerinize dışa vursun diye koyun CD'yi arabaya binince.. Açın sesini iyice... Yüzünüzdeki gülümseme ve gözlerinizdeki parlaklıkla eşlik edin o zaman;


L-O-V-E is for the way you look at me!


Cenk'i mi özlediniz? (bu noktada dikkat etmek gerek, örselerim) Gelsin de kocaman bi sarılsın size mi istiyosunuz? Havaalanında uzaktan göz göze gelip de koşturduğunuz, havada döndüğünüz anı mı hayal ediyorsunuz... El ele tutuşup gözlerinizin içine baktığı an hemen gelsin diye dört gözle mi bekliyorsunuz? Cevabı yine burada... Pijamalarınızı giyip sivilce sıkmanıza gerek yok... Bir müzik seti ya da bir bilgisayar yeterli... Baş ucu lambanızın ışığında odanın içinde deli deli dönerken kim takar dünyayı? Hep beraber bağırıyoruz;


Fly me to the moon!!!


İş arkadaşlarınız sizi bütün gün çileden mi çıkarttı? Ah yoksa sevgilinizden mi ayrıldınız? İçinizdeki hırs, hayati mertebelerden birini mi aşmanızı sağladı? Kendinizi yorgun ama daha güçlü mü hissetmek istiyorsunuz? Bir başınıza yağmurun yeni yağıp dindiği, toprak kokulu yollarda mı yürümek istiyorsunuz? Dilerseniz en hararetli yerinde yastıkları da yumruklayabilirsiniz... Aynadaki boş bakışlar daha parlak olsun, sonunda esracengiz bakışlar fırlatabilin diye... Ne diyorduk?


My way!


Bir hata yapıp evlendiniz mi? Hata da olsa sizin değil mi? Evde bir kalabalık, bir koşturmaca... Ayarı kaçmış tuzlu yemeklerden siz, temizlik dolayısıyla tiftiklenen saçlarından eşiniz mi hınçlı? Badi badi dolanıp evi savaş alanına çeviren canavarlar mı var sakin kalmak zorunda olduğunuz... Hadi ama neşelenin!! Siz bir ailesiniz ve Al Bundy bunu başarıyorsa, sizin neyiniz eksik??? Tüm sevip de tahammül edemeyenler için geliyor;


Love and Marriage!


OOooooo! Mumlar yakılmış.. Pofuduk yastıklar üzerine yumuk yumuk uzanılmış... Topukları erimiş çoraplar ayaklarda, parmaklar fingirdeşiyor... Şarap iyiden iyiye yayları gevşetiyor... Gözlerde mumun şaraptan süzülmüş kızılları dalgalanıyor... Gözler buluşuyor.. Belki sonra yumuşacık bir öpücük... Ya da sevgilinin sıcacık boynu gizli gizli koklanacak... Belki biri kulağa fısıldayacak;


Moon river...


Ve işte huzurlarınızda bu tariflerin babası, aşçısı, yamağı, mutfağı...... Frank Sinatra!!!



Hiçbir şarkı bu kadar erkeksi söylenmedi...

4 comments:

Basak said...

Tuba'cim cok seviyorum ben bu blogu. Sana bi soyliyim dedim, Londra'dan takip edenin hayranin cok:)

Opuyorum kocaman

Basak said...

Tuba'cim cok seviyourm ben bu blogu. Londra'dan takip edenin sevenin cok. Opuyorum. BASAK

tubik said...

Çokkk mutlu oldumm!!! Çok sevindimmm...
Çok teşekkürler cidden.. Ben de kimse takmıyo diye endişeleniyodum :) Hehehehehe...

Cthulhu said...

:D

Cok sevindim ben de.