Kelimeleri ne yan yana ne alt alta dizesim var bu aralar. Tıpkı yemek yapmak, birikmiş çamaşırları yıkamak, işe gitmek, tv izlemek, düşünmek, kitap okumak istemediğim gibi. İçimde onlarca ben var da sürekli savaşıyolar, nedenini bile bilmediğim kavgalarla bağırış çağırış kaynatıyolar içimi. Bu hengamede kendimi duyamıyorum. Bir dakika düşünüp, nefes alıp, yoluma karar veremiyorum. Bu hengameden de, içimdeki tubiklerden de, sorumluluklarımdan da ölümüne kaçıyorum. Arkama bakmadan tazı gibi koşuyorum günde belki yüzlerce kez.
Bir yerlerde büyükçe bir hata yapmışım, bir kaç tubik eksik kalmış ve içimdeki diğerleri de o boşluğun karmaşasıyla düzeni oturtamıyorlar, karıştıkça karışıyolar. Sanki eksik olanlar da gelse, herkres vazifesini bilecek, herkes köşesinde sakince işini yapacak. Ama hangisi ya da hangileri eksik, onu bir türlü keşfedemedim, bulamadım. Eksiği bulsam, tamamlamak için neler yapmam gerek bilicem belki ama yok.
İçim karışık. Hem de çok. Yorgun bile değilim çünkü saatlerce uyuyorum. Uyanmak istemeyerek, rüyalarda kayboluyorum. Rüyalar gerçek olmadıklarından daha kolay geliyor bana. Sığınıyorum. Bunları burada anlatmam yersiz belki ama, ben giderek kayboluyorum. Çünkü içimdeki her tubik farklı bir tabela gösteriyor bana. Beynimin algıladığı en bana ait yer burası, o yüzden parmaklarım gidiyor klavyeye.
Söyleyecek pek de bişey yok. Tadım tuzum yok, keyfim yok, neşem yok. Atlamışım sonsuzuncu kattan, hala yere çakılamıyorum.
1 comment:
tubik ben bu duurmun sebebını bılıyorum sanırım.şimcik sanırım bu iş yeri durumlarından ve bızım de bu ısyerındekılerı cekıstırmekten baska bı ısımız olmadıgından kaynaklanıyor.
gel bız senle dıkıs nakıs kursuna gıdelım yada tahta boyamaya falan :D
Post a Comment