Monday, August 6, 2007

Gelmiş geçmiş en heyecan verici bilgisayar: Commodore 64


Hayal meyal değil, direk kare kare hatırlıyorum o anı. 1986 yılının yaz sonuydu. Eski evimizdeydik. Abim, Düzce - Yalova - İstanbul üçgeninin son bölümü için Şişli'ye gelmişti ve bana bir süprizi vardı. Kendi kendine Amiga planları yapan canım abim, Commodore 64'ünü bana vermeye karar vermişti. Yanında kasetçaları ve birtakım oyunlarıyla. Bilgisayar mevzusuna tamamen uzak (o zaman bilgisayar pek yaygın birşey değildi tabi zaten) olan annem ve babam pek sıcak bakmasa da, ben yaşadığım sevinci kelimelerle anlatamam. Maviden kırmızıya çizgileri ile, Commodore 64 amblemi ile, her televizyona bağlanabilmesi ile ve tabi en önemlisi inanılmaz şirin bir ekmek kutusuna benzemesi ile gönlümü en derinden fethetti biricik bilgisayarım.

Artık herşey başlamıştı. Yaşım 7 olduğunda EPYX'in muhteşem spor oyunları ve Paperboy ile tanışmıştım bile. Zaman ilerledi, hem de hızlıca ilerledi. Commodore 64 çeşitli zamanlarda fiyat kırarak ve 1541-I ve 1541-II driverlarını çıkartarak bütün rakipleriyle başa baş gitmeye başladı. Bu arada System 3, SSI, Accolade, Activision gibi müthiş oyun firmaları ortaya çıktı. Ben de 1541-II'mi almış emin adımlarla yolumda ilerliyordum. Arz-talep sonucu Türkiye'de 2 tane C64 amaçlı bilgisayar dergisi çıktı; Commodore ve 64'ler, ikisi 1 yıl arayla. Bu dergiler çok amatör olarak yayın hayatlarına başladılar ve bir dönemin çocuklarının hafızalarında ne kadar güzel hatıralar bırakacaklarından tamamen habersizlerdi. MAC, Omay, daha sonradan birçok dergi çıkartan Mert, Can... Daha niceleri. Ha bir de tabi, gidip sık sık ziyaret ettiğimiz Apo abi (Abdurrahman Pala, şu anda halen gazetecilik yapmaktadır). İşte bu iki dergi, ortaokulda keşfettiğim hocam ve C64'ü, ve İstanbul'un çeşitli köşelerinde keşfettiğimiz tuhaf kopya C64'cüler ile seneleri yedik bitirdik. Jereon Tel dinledik, Myth oynadık, Monday Night Footballl!!! dedik, Emiyln Hughes, Microprose "attık" (Fifa gecelerinin temelidir.), Future Composer'da müzik yaptık, 4 kanal müziğie hayran olduk (normalde maksimum 3 kanaldır), demolar çektik, yaptık, izledik, Clique'e özendik, 64'ler okuduk, MAC'e güldük, güldük, ağladık, ağladık, dergi kapandı, dükkanlar kapandı, oyunlar rafa kalktı, joystick'ler kırıldı, Teleteknik battı, bir dev çöktü...

Çocukluğumuz da bitti aslında o anda, derginin kapanacağını duyduğum gün... günlerce ağladım. Halen de gözlerim dolar düşününce.

Ama bunları hep ben yaşadım, C64'ü ben oynadım, oyunlarını ben çektim, ben aldım dergiyi ilk defa, ben okudum, ilk defa, herkezden önce. O tarihleri ben yaşadım, benden sonrakiler yaşayamaz, onlar Kings of Bounty'yi bilmez, Vendetta oynamamıştır, C64'te Lemmings hayali kurmamıştır. Jereon Tel'e hayran değildir, tanımaz çünkü. Savaşmayı bilmez, Amiga'ya karşı C64'üne sarılıp savaşmamıştır çünkü.

Çok şanslıyız 80'lerin çocukları, çoook. Hepinizi seviyorum. Öpüyorum.

Şöyle bir bakın aşağılara, tanıdık birşeyler var mı? :)

1989, New World Computing, Kings of Bounty, Heroes of Might and Magic serisinin atası.


1989, System 3, Myth, Fazla söze gerek yok, System 3 ve Myth.


1988, Audiogenic Software, Emlyn Hughes International Soccer, oyuncu özelliklerinin değiştirilebileceği ve dolayısıyla türkiye ligi patchi bile olan inanılmaz oyun.


1986, System 3, International Karate, belki de tüm zamanların en eğlenceli dövüş oyunu, ayrıca 3 kişiyi aynı anda dövüştürme fikri de oldukça yaratıcıydı.


1989, Blade Software, Laser Squad, UFO serisi, Jagged Alliance ve Fallout, sizce nerden esinlenildi?

3 comments:

Otaku said...

Gözümün önüne, yükleme sırasında o kasetçalara dakikalarca boş boş bakmam geldi. Sonra ekranda hata mesajı belirmesi, ühüühü ühühü hala rüyalarıma giriyor. Güzel zamanlardı.

Eddie said...

kafa ayarıyla savaşma seanslarımızı unutmuşsun hocam :)

bir de bu var:

"biz c64 cocuguyuz"

çünkü biz 64 bitlik aleti televizyona bağlar sabaha kadar microprose soccer oynardık. çünkü biz aynı 64 bitlik aleti çalıştırmadan önce içerden alet çantasını alır, içinden en küçük yıldız tornavidayı çıkartır çapraz tutuşta kafa ayarı alarmı beklerdik. çünkü biz daha heroes of might & magic elma ağacında vitamin bile değilken king's bounty oynar, system 3 firması 3 kanallı ses kullanan, muzikleri şahane oyunlar yaptı diye (bkz: jeroen tel) kendimizden geçer kolonyayla ayılırdık.

bir de biz çok fena kola içerdik. hala içiyoruz."

Cthulhu said...

Hocam, güzel söylemişsin. Zira bir de şey vardı: "Abi benim oyunların kendi kafa ayarları yüzünden sen oynayamayacaksın şimdi..."

Sessizlik...

"Lan olum direk kasetçalarları değiştirelim!"

"Harbi lan!!! :)"