Monday, May 26, 2008

Rüyalar Alemi..

Hayır olsun dicem ama.. Olacak gibi değil..

Gece zor geçti... Bütün gece "testere"ye taş çıkartacak senaryolar yazdı bilinç altım..

Ağaldım terledim uyudum uyandım...

İçimden hiçbişey söylemek hiçbişey yapmak gelmiyor.. Özellikle de çalışmak..

Ama elden ne gelir..

İyi haftalar..

Tuesday, May 20, 2008

Tatilden dönen mutsuz bünye..

Mazı Köyü'ndeki übersonik tatilimizin sonuna geldik.. İstanbul gerçekleriyle yüzleşmemek için evden çıkmıyorum.. 50 first dates'in soundtrackini dinleyip tatil ruhumu yaşatıyorum :) Biraz evi toplamam, çamaşırları yıkamam, kuruyanları ütülemem gerek... Sonra da yaramaz kedimizi şu an minettar olduğum Selin'den almamız gerek.. Eşek sıpası, kızcağızın ısırılmamış yerini bırakmamış.. Evde küçük bir veli toplantısından gelen veli ve öğrenci durumu yaşanacak..

Ama deli gibi özledim.. Rüyalarıma girdi namussuz.. Kokusu burnumda tütüyo :D

İşler bitsin resimlerle döneceğim... Beni bekleyin anacım!

Wednesday, May 7, 2008

!!!!!!!! ÖNEMLİ HATIRLATMA !!!!!!!!!

BU PAZAR ANNELER GÜNÜ
HEDİYE OLMASA BİLE SARILIN, ÖPÜN, ONUN İÇİN DUA EDİN, TEŞEKKÜR EDİN
BİŞEY YAPIN

Thursday, May 1, 2008

Huzurlarınızda bizim evin delisi!




Evet sizin de bildiğiniz gibi muradıma erdim ve evimize sevimli mi sevimli, yaramaz mı yaramaz bir kedi alabildik.. Kendisini ismiyle tanıtmak isterdim ancak kendisi bize geleli neredeyse 2 ay oldu, belki de geçti, kendisine haa bir isim koyamadık. Koyamadık çünkü aklımıza hergün onlarca alternatif gelse, arkadaşlarımız hergün bir sürü öneri getirse de hiçbir isim ona ait değilmiş gibi geliyor. En son Şaziye üzerinde durduk ama o da olmadı... Ben "kızım" diye çağırıyorum, Cenk olaya biraz daha sevgili boyutu katarak "kedicim" diye sevmeyi uygun buluyor. Bu espiriyi yapmadan duramayacağım, çocuk askere gidecek hala adı yok... Kahkahalarınızı buradan duyar gibiyim.. Bunun bir de veteriner boyutu var ki Cenk her defasında kendini alamayarak, tutarı ödedikten sonra kredi kartı kağıdını "al bakalım büyüyünce ödersin" diyerek sepetine atıyor. Veteriner hekim artık Cenk'in azmine hürmeten gülüyor...






Kedimiz ile ilgili başka detayları da paylaşmak isterim elbette. 14 Şubat doğumlu bir kediye sahibiz. Bize ilk geldiğinde çok minikti. Bir aylıktan biraz fazlaydı. Hiç kedi beslemediğim için panik haldeydim. Sonra vetrinere gide gele, internetten okuya okuya panik yapmamayı öğrendim. Allahtan da fazla problem yaşamadık. İlk başta tek bildiğimiz mama olan Whiskas ile başladık ama öğrendim ki pek de iyi bir mama değilmiş. Sonra hemen profesyonel mamalara geçtik. Akıllı bir kedimiz olduğunu söyleyebilirim. Hemen kuru mamaya alıştı. Tuvaletini gelir gelmez tanıdı. Tuvalet kabı ile zoru vardı ilk başta, küçücük şeyde deli gibi dönerek sürekli kavga halinde yaşamaktaydı ama sonradan alıştı. Bir kere yatağa çişini yaptı ama bunu resmen kasti olarak bize sinirlendiği için yapmış, onuda sonradan çözdüm. Yatak odasına almıyoruz diye trip atmış meğersem. Değişik bir kendini ifade etme yolu. Cenk fazla maç seyrettiğinde ya da x-box oynadığında denesem mi diye düşünmedim değil :) Ancak ilişkimizde travmatik etkiler yaratabileceğinden korkup vazgeçtim.


Mesela Cenk pek gönüllü değildi bu kedi işine.. Ama eve girişimizin 15. dakikasından itibaren kediye aşık oldu. Arada bir kızdırmak için biz verelim bu kediyi diyorum. Neredeyse "Çok istiyorsan sen git!" cevabını alacak duruma geliyorum ve elbette ki bu da beni çok mutlu ediyor.. Tek problem Cenk kediyle oynarken onun yaş seviyesine inmeyi biraz fazla beceriyor ve evde koşturan iki küçük çocuk oluveriyor bi anda.. :D


Başlarda çok küçük olduğundan, evi ve kendi yeteneklerini tanımaya yeni başladığından hareketli değildi çok. Ancak yaptığı antrenmanlar ve eve tam anlamıyla yerleşmesi sonucu kendi hükümdarlığını kurarak evi tımarhaneye çevirmeyi başardı.. Mesela laptopun üzerine çıkmasından dolayı bu yazıda 50 tane düzeltme yapmak zorunda kaldığımı belirtmek istiyorum. Sanırım klavye çıtırtısından hoşlanıyor. Bir de bu aralar işi abartıp herşeyi ve herkesi bir av malzemesi olarak görüyor ve Notr Damme'ın kamburu gibi bir şekle bürünüp, kuyruğunu kabartarak gördüğü herşeye atlıyor zıplıyor, ısırıyor... Bacaklarım ve Cenk'in bacakları kocaman çiziklerle dolu.. Ellerimizi öyle bir ısırıyor ki sanki delecek.. Canımızı yakıyor ama kıyamıyoruz.. Bunun bir çaresini de bulamıyoruz.. Herkes yavru kedilerin böyle şeyler yaptığını söylüyor ama bizimki ya biraz fazla sıcak kanlı ya da biraz fazla vahşi.. Son zamanlarda da iştahı kesildi... Formuna dikkat eden bir kızımız var diycem ama endişelenmeye de başlamadım değil..


Herşeye rağmen o kadar güzel o kadar tatlı ki, sürekli öpüp koklamak istiyorum. İşin garibi, pırt ve kaka yaptığında korkunç bir koku salan bu minik şey, nasıl oluyor da parfüm sıkmış gibi mis kokuyor ?!?! Ağzımız burnumuz, yatağımız tüy.. Ama umrumuzda değil.. Aşılarını yaptırıyoruz düzenli olarak.


Bıraksanız saatlerce anlatırım daha bu üç renkli çirkin ördek yavrusunu.. Ama rahat bırakmıyor... Kimine göre Şaziye, kimine göre Şükufe, kimine göre Minnoş.. Ama en önemlisi bizim kedimiz..


Son olarak, ilk geldiğinde bolca kullandığı ama son zamanlarda koşturmasından pek göremediğimiz favorimiz uyku pozisyonuna yer vererek, o müthiş göbeği de sizlerle paylaşmak istiyorum... Ve hepinize iyi geceler, günaydın, iyi akşamlar gibi okuduğunuz zamana uyarlamanızı dilediğim hoşçakal sözcüklerinden ediyorum...