Friday, March 21, 2008

Sil baştan..

Ayrı mı yazılırdı acaba sil baştan? Ya da silbaştan.. Yalnız mı yanlız mı? Hadi bakiim uğraş dur!

Ne alaka derseniz... İki saat yazdım yazdım.. İnsanın "yok canım ben hayatta böyle olmam!!" diyerek nasıl bir yanılgı içine düştüğünden, büyük lokma yiyip büyük laf etmemek gerektiğinden, iş yerindeki değişiklikten sonra 3 katı fazla çalışıp ardından evi topla temizle, yemek yap ye, tv izle onu topla falanından filanından nasıl bir kabus yaşadığımı anlattım.. Ama sonra ne oldu? Cenk'in süpersonik bilmem kaç bin dolarlık bilgisayarı cazır cuzur sesler çıkarttı, Cenk oturduğu koltuktan bir Elf zerafeti ve hızıyla koştu, restart'a bastı ve herşey gitti... E bi daha da yazmam aynı şeyleri.. Hem fil miyim ben, nerden hatırlıyım?


Asıl maksadım kedilerle ilgili yazı yazmaktı aslında... Bu aralar fena halde kedi arayışı içindeyim.. Her kafadan bi ses çıkıyo.. Cenk durumdan çok endişeli.. Kedi alırsak Cenk'i pek sevmeyeceğinden ve bu nedenle de kedi ile aralarında husumet çıkma ihtimalinden korkuyo.. Ama ben hiç olmadığım kadar sosyalleşerek hiç tanımadığım insanlara telefonlar açıp bana evsiz kedi vermelerini istiyorum.. Ya onlar beni beğenmiyo ya ben onları...

En son Ataşehir'in yanındaki hayvan barınağına gittik ve içimiz parçalandı. Çocuğuna hediye alıp iki ay sonra o minik köpekleri sokaklara bırakanlar mı dersiniz... Hasta diye atanlar mı dersiniz.. Bir sürü yaralı, çaresiz köpek orada yaşam savaşı veriyor. Ücret talep etmeden haftasonlarını o hayvanlara adayan bir sürü hayvansever var içeride.. Ve onlarca, belki de yüzlerce köpek... Girdiğiniz an korkunç bir koku karşılıyor sizi.. Korku filmi gibi.. Bunları "ay ne kadar yıvvvranç kızıııaaaammm" demek için söylemiyorum.. Kimse aldığı hayvanı yoktan sebeplerle sokağa bırakmasın diyorum.. Onların da canı var diyorum.. Gönüllüler ellerindeki kısıtlı imkanlarla bi yere kadar destek olabiliyorlar diyorum... Herkesin gidip bi görmesinde, evcil hayvan almadan önce bi durup düşünmesinde, sokağa atarken daha çok düşünmesinde yarar var diyorum.. Çoğu kaçakçı olan, ruhsatı bile olmayan, hayvancıkların aşılarını bile yaptırmayan o petshop'lara avroları bayılacağınıza evsiz bir yavruyu evlat edinin diyorum....

Ben hayatımı hayvanlara falan adamadım hiç.. Her zaman ortalama bir hayvansever oldum.. Ama uzun zamandır annemlerin izin vermemesinden dolayı sahip olmak istediğim ev hayvanına sahip olmak için ölüyorum ne zamandır. Bunun için aylardır internetlerde araştırma yapıyorum ve hayvan sevmenin, bunun boyutlarının, neler yaşandığının yeni yeni farkına vardım.. Artık hayvanlara başka bir gözle bakar oldum... Hatta çoğu insanı sevdiğimden bile daha çok sever oldum..

Şimdi de kendime tam güvenle, delirmiş gibi sağa sola saldırıyorum evcil bir hayvana annelik yapabilmek için... 2,5 aylık bir yavru olsun istiyorum.. Çünkü daha önce hiç kedi beslemedim ve ne kadar ufaktan tanışırsak o kadar kolay alışacağımı ve kediciğin de beni o kadar çok benimseyeceğini söylüyor herkes.. Sağlıklı bir kedi olsun istiyorum çünkü tecrübesizliğimden dolayı yardıma ekstra ihtiyacı olan sağlıksız bir hayvana eksik annelik etmek istemiyorum.. Evde henüz bir kedi olmamasına rağmen kabloları nasıl korunaklı bir hale getireceğimi düşünüyorum kara kara..

Barınakta genç bir hanımla tanıştık tesadüfen.. Yeni eve aldıkları yavrulardan bahsetti. Toplam on kedi olmuşlar evde :)) Onlara gelip bakabilirsiniz demişti. Cep telefonunu almıştık. Geçen gün aradım.. Müsaitseniz gelmek istiyoruz demiştim. Akşam için sözleştik.. Sonra eve geldim.. En güzel kıyafetlerimi giydim.. Cenk evlenirken bu kadar heyecanlanmadığımı söyleyerek ağlamaya başladı, onu teselli ettim derken, yemeğimizi yedik markete gittik. Kedi kumları önünde yarım saat durdum en güzelini almak için :) Sonra devrilmeyecek mama ve su kapları, yavru kedilere özel Junior Whiskas aldım... Oyuncak fare aldım falan... En sonunda da tatlıcıya gidip hangi pastadan alsam diye heryeri birbirine kattıktan sonra elimizde pastalar, çıktık.. Sonra yoldan sahne adı Fatma olsun mesela, aradım.. "Fatma Hanım biz geliyoruz da yolu tarif edebilir misiniz?"... Fatma Hanım, "Tuba Hanım ben sizi aradım ama o telefon şirket telefonunuzmuş.. Anneme söyledim, çok ağladı.. Kıyamadı hiçbirini vermeye.." Derin bir sessizlik oldu.. Gözümden bir damla su çıktı.. Fatma Hanım bana bir hafta içinde yavru kedi bulabileceğinden bahsetti. Ben haber beklediğimi söyledim.. Kapattık.. Bi tatlılara baktım, bi Cenk'e... Hayallerim yıkıldı..

Moral bozukluğuyla eve geldim... Uzun zamandır bu kadar üzülmemiştim.. Ama hoşuma giden bir tarafı da vardı.. 10 kediye nasıl bakarsın arkadaş ya? Bu nası sevgidir.. Nası kıyamamaktır.. Resmen beni tanımadıkları, bana güvenmedikleri, o hayvancığı sokağa atmayacağımdan emin olamadıkları için vermediler kediyi.. Bi bakıma da bu vazifeyi bu kadar sahiplenmiş olmalarına hayran kaldım...

Umarım kısa süre içinde Fatma Hanım'dan haber gelir.. Ya da biz bi tane buluruz.. Ataşehir'de yok.. Her gün heryere bakıyorum yok.. Ya Ataşehir'de bütün kediler çok şanslı ve hemen yuva buluyolar, ya da burada birileri bu kedileri başka yere götürüyor :)

Kısacası şöyle sevimli göbüşü olan, mümkünse dişi, 2,5 aylık civarı bir kedi bulursanız, denk gelirse İran, ben seve seve alırım !!! Ve emin olun ki ben evsiz kalmadığım sürece onu da evsiz bırakmam!!!!