Tuesday, June 26, 2012

Kavaklıdere

Düşündüm de bir sürü romantik komedi, dram, aşk filmi falan izledim. İçlerinde gerçekten gerçek olan, bir tek Asya'nın aşkı idi. Al yazmasıyla kamyonun peşinde koşan da oydu, sevgiyi irdeleyip doğrusunu kalbinin derinlerinde hisseden de, reddetmesini bilen de. Geri kalan hikayeler hep yavan, hep zorla, hep hayal sanki. Daha çok tükettirmek için iştah açan cinsten. Çünkü aşk hep para edecek. Daha çok tüketip daha çok isteyeceğiz. İstedikçe yetinmeyip allı pullu enstrümanlar bulacağız aşk için. Koca canavar doyacak mı bilinmez ama biz açlıktan soğumuş kalplerimizi tutarak kıvranmayı sürdüreceğiz. Bize itelenen Hollywood masallarına öyle çok inanmak isteyeceğiz ki, emek denen şeyin her gün görmeden ezdiğimiz karıncalar gibi üstüne basacağız. Sevgi nedir bilemeden aşka aşık ama pusulası şaşık öleceğiz. Parmaklarımızda buz parıltısında taşlarımızla, hiç ısınamadan soğuyacağız... Belki o an soracağız, sevgi neydi? Sahi...