Wednesday, October 17, 2012

Geleceğe mektup

Geçen sene bugün kendime bir mektup gönderdim. Sonraki 365 günde neler yaşayacağımı bilmeden. Neredeyse hiçbirşey değişmedi, ruhumun yarısının gitmesi dışında. Ha bir de ev aldık babama. Annemin görmesini deli gibi istediğim, her içine girişimde annemi hüzünle andığım, yepyeni çamaşır makinasına dokunurken annemin sabrına öykündüğüm, şirin mi şirin bir ev.

Ağaçlara baktıkça, hayatın her haliyle olmasa da güzel olabileceğine inanıyorum hala. Tam da tahmin ettiğim gibi serin bir sonbahar akşamında okuyorum geçmişten gelen kendi mektubumu ama yanlız hissetmiyor muyum ondan emin olamıyorum.

Hayallerimi hatırlatmışım kendime. Sevgilimle loş ışıkta şarap içemedim bu sene. Bol bol yazı yazamadım yine. Spordan mahrum kaldım. Bol bol gezdim orası doğru, bu ruh hali için fazla bile eğlendim diyebilirim. Bir de ev bakıyoruz bu aralar, bahçeli bazıları... Belli mi olur biri tutar bu hayallerin.

Hayat her haliyle olmasa da yine güzel. Mektubumu okurken kendime öğütlediğim gibi ağlamıyorum. Sadece özlüyorum. Çocukluğumu, gençliğimi, geçen seneyi, geçmişle alakalı pek çok şeyi...

Buraya da koymak istedim. Belki siz de kendinize mektup göndermek istersiniz. Ne dersiniz?


The following is an e-mail from the past, composed 11 months and 29 days ago, on October 17, 2011. It is being delivered from the past through FutureMe.org

Selam kendim,
Gecen sene cok zor zamanlar geçirdin biliyorum. Hiç aglayamadigin, neye uzulecegini bilemediğin günlerin oldu. İşin çığırından çıkmıştı. Hatta tam bu zamanlar, is yerinde rezillik çıkartacağını, müdürlerinin acır gözlerle sana bakacağını falan bile düşündün. Annenden bahsetmeye gerek bile yok. Ne kadar üzüldüğünü, icinin acidigini, anneannesiz bir evlat büyütmenin endişesini yaşadığını biliyorum. Evlilikle, kadın olmakla ilgili kafanda pek cok soru varken, bu sorulardan annene bahsedememek, onunla basit birşey icin bile dertlesememek cok zordu. İki gün önce, annenin durumunun iyi olabileceğine dair bir umut duydunuz. Yakınlarda doktor bu umudunuzu doğrulasın diye canını verecek haldesin. Çünkü uzun zamandır birşey olur korkusuyla anneni öpüp koklayamadin, hatta sarılamadın bile. Anne ne kıymetli şeymiş oldukça iyi anladın.
Gecen sene bu zamanlar hiç yazı yazmamış olmaktan utandıgin zamanlardı. Halbuki yazacak ne de cok şey vardı. Oldukça bunaldigin, bir odalı bir evde hapiste sandığın zamanlar... Kimseyi dinleyemedigin, dinlediklerini anlayamadigin, odaklanmadan yoksun oldugun nice günler, haftalar...
Hayatında hayalini hep kurduğun ama son zamanlarda bu hayallerini bir bir unuttuğun dönemler geçirdin. O nedenle sana hayallerini hatırlatmak istedim. bol bol okuyup bol bol yazacaksın, belki bir gün kendi kitabını imzalayacaksın. Bol bol gezip eğleneceksin. Los ışıkta sevgilinle şarap içip sohbet edeceksin. Spordan yoksun kalmayacaksın. Geniş, Bahçelievler bir evde oturacaksın. Kendine göre bir isin olacak. Bir sürü arkadasın. Ailenden kopmayacaksın.
Zaman cok hızlı geçiyor kendim. Tadını çıkartmaya çalış. Kendini yapayalniz ve çaresiz hissettiğin cok günler oldu. Ama bu maili okuyorsan, bil ki yalnız degilsin. Zira sen hep seninlesin.
Sen kendini sevmesen de ben seni seviyorum. En azından biliyorum ki, bir gün herseyine rağmen seveceğim. Bunu okuduğun sıralarda umuyorum annen güler yüzuyle yaknlarindadir. Umarım kendini yalnız hissetmedigin, mutlu oldugun serin bir sonbahar aksamı yasiyorsundur.
Sakin ağlama. Hayat her haliyle olmasa da genelde güzeldir herhalde. Kendine iyi bak...

1 comment:

Anonymous said...

Mektuba "cocuk yap" seklinde 1 ekleme yapmak isterdim haddim olmayarak...

Ley