Wednesday, December 20, 2006

Yeni bir işin bünyedeki etkileri

İnsanın hayatta gelmek istediği noktayla geldiği nokta arasında dağlar kadar fark olmasının sebebi insanın kendisi midir, yoksa dış mihrakların etkisi mi? Ya da insanın ruhunun hiç bilmediği, daha önce hiç tanışmadığı, tanışmaya cesaret edemediği ezik parçasıyla dış mihrakların ittifakının sonucu bir taraflara savrulması mıdır bu durum? Peki sizce müdür müdür müdür?

Kafanız karışmasın. Gerek yok... Benimki yeterince karışık. Sadece şu an bulunduğum nokta konusunda kendime ne kadar kızmam gerekir onun muhasebesini yapmaya çalışıyorum. Ve sanırım başaramıyorum. Hem ben burada kendi kendime takılırken neden "siz" gibi ifadelerle üçüncü sınıf köşe yazarı triplerine giriyorum onu da bilemiyorum. Sanırım müdürümle ilgili problemlerim var. Şu an bunları düşünmek istemiyorum.. Düşünmek istemediğimden mütevellit kendimi görmek istediğimden çok uzak bir başka noktaya daha yelken açıyorum... ve bu konuyu kapatıyorum...

Şu ana kadar yazmış olduğum satırlarımdan halinden memnuniyetsiz, üzgün, morali bozuk, depresif bir halde olduğumun sanılmasını hiç istemem. Zira bugün işten tam bir saat erken çıkacağım. Beni çok sevgili sevgilim Cenk alacak üstelik. Hoş yanında bir de kurbağa getirecek ama olsun. Evime gideceğim, üstümü başımı değiştireceğim, annemden günlük rutin azarımı işitip babamdan rutin ayarımı yiyeceğim ve muhtemelen nargileye gideceğim. Kısacası Avrupa Yakası'nı bu akşam da kaçıracağım ve buna yarın sabah pişman olacağım. Belki Cenk bir kıyak yapar da Avrupa Yakası'nı beraber izleyeceğimiz bir organizasyon yapar. Hmm? Kim bilebilir ki? (mesajın alındığını umut ediyorum... öhömmmm..)

Her neyse. Korkarım ki sabahtan yanıma Gebze Opet'ten almış olduğum acil durum poğaçalarını yemem gerekiyor.. Evet doğru.. Gebze'de çalışmaktayım. Hatta sağımızda ve solumuzda kömürcüler, bünyemizde el ele dolaşmayı seven ördekler var...

Esen kalın efendim..

1 comment:

Cthulhu said...

Fabrika veya işletmelerde neden hayvan beslenir? Bence şundan; dışardan bakan bir insan "Aaa, ne kadar da temiz faprika, resmen [hayvan türü] bile yaşıyor!" diyebilsin diye. Bence tabi.

Yani hiçbir kalite güvence müdürünün ya da ne bileyim formenin kuğu ya da ördekleri sevdiğini düşünmüyorum. Bence haklıyım da, dimi? Hatta çoğu "Şişte ördek ne kral olur, yanında da bi 35'lik açarız dopraam." espirisini haftanın her günü birbirlerine yüzlerce kez yapıyorlardır. Neyse.