Sunday, July 22, 2007

Annem, ben ve hayat

Babam 35 yaşına kadar hiç kitap okumamış. Bir rus yazarın kitabını okumuş o yaşa kadar, "Çok karmaşık bir kitaptı, yeter o kadar" demiş anneme ve bir daha eline kitap almamış.

Ta ki annemle daha fazla vakit geçirmeye başlayana kadar. Briç ve kahveyi bırakıp eve gelmeye başlayana kadar. İngilizce öğrenmeye karar verene kadar. Kendini geliştirmesi ve değiştirmesi gerektiğini anlayana kadar. Hayatı kadınlardan da dinlemeye karar verene kadar. Babam şu anda 1 konuyu incelerken 3-4 ayrı kitabı okuyan, herşeyin altlarını çizip sağdan soldan araştıran bir okuyucu. Ve daha önemlisi bu okuduklarını annemle, kızıyla, benimle, gelişmeye aç ama bunun farkında olmayanlara paylaşan bir okuyucu ve anlatıcı aynı zamanda. Geleceğin de yazarı.

Annemle hiçbir zaman deliler gibi aşık olmadılar birbirlerine bence. "Ben annen için ölmüyorum, ama onsuz yapamayacağımı çok iyi biliyorum. Yıllar geçtikçe onun ne kadar doğru bir kadın olduğunu öğreniyorum, o uzaktayken onu artık daha çok özlüyorum, onunla daha sık güzel şeyler yapmak istediğimi farkediyorum." demişti bana birkeresinde. Ne kadar güzel değil mi?

Babam dışarıya oldukça kapalı biridir. Yalnızca dikkate değer şeyleri dinler, yalnızca ilgi alanına giren şeyleri görür gibi bir izlenim bırakır genelde dışarıya. Bugün annemle konuşurken aslında bunun böyle olmadığını hissettim. Babamın aslında fevri olmadığını daha iyi anladım. Bana 1 söyleyeceği şeyi 100 kere düşündüğünü, ne kadar çok yutkunduğunu ve içine attığını, bazı geceler benim yüzümden uyumadığını dinledim annemden. Benim için sıkıntıya girdiğini öğrendim. Biri için sıkıntıya girmek, kendi rahatından taviz vermek, yükü başkasına yükleyip kaçıp gitmemek. Yükü paylaşmak. Hatta tüm yükü kendi üstüne almak.

Kaçımız yapabiliyoruz bunu?

Eminim aranızda bunu yapanlar vardır.

Ben yapamıyorum.

Annem diyor ki; "Bazı olaylar ancak zamanla çözülür. Kimsenin kalbi seninkinden büyük değil." Herkezin kalbi belirli bir sıkıntıyı taşıyabilir, kalan dertler paylaşılmalıdır, hatta hepsi paylaşılmalı, sevinçler ve mutluluklar için kalbimizde yer açılmalıdır. Annem haklı.

Yapılan büyük bir olgunluğu ısrar ve egoistlikle karşılayan kişiliğimin daha öğrenmesi gereken çok şey var. Farkında olmak yetmiyor. Kendimi yenilemeyi öğrenmeliyim. İnsanlar birbirlerini tamamlar derler. Bu ancak iki taraf da sabretmeyi biliyorsa olur. Tıpkı annemin sabretmeyi öğrendiği gibi. Sonunda hayat sizin için en güzel halini alabilir. Herşey bizim elimizde. Yaşamak çok güzel. Bakın şu örneğe;

Annem birgün biyerlere kolunu vurup acıttığında "Ah benim güzel kızımın canı mı acıdı?" demiş dedem bütün Hulusi Kentmen edasıyla ve sevecenliğiyle. Annem bunu halen anlatıyor, halen mutlulukla, gözleri gülerek. Tıpkı babamın geçen gün güzel Tubik'ime, Tubik'in ayağında yarabandını görünce, "Benim güzel kızımın ayağını ayakkabı mı vurmuş? :)" dediği gibi.

2 comments:

Anonymous said...

bu kadar özel şeylerinizi neden buralara yazıyosunuz? anlayamadım. birilerine duyurma merakınız mı vardır?

tubik said...

Ben elimden geldiğince izah etmeye çalışayım hemen.. Sonra Cenk isterse bir de ondan dinlersiniz. Sadece özel olarak nitelediğiniz "şey"leri birilerine duyurma merakımız olduğundan blog sayfası oluşturmak, emek ve zaman harcamaya değer mi bilemiyorum. Bu sayfayı ciddiye aldığımızı, yazdığımız yazıları önceden tartıp biçtiğimizi, araştırdığımızı, geliştirebilmek için gayret gösterdiğimizi, zaman zaman saçmalamak yerine yazmamayı tercih ettiğimizi ve yazdığımız herşey için bir amaç güttüğümüzü rahatlıkla söyleyebilirim. Eğer ki tek yazıya bakarak bu yargıya vardınız ise başladığımız tarihten itibaren çeşitli konularda yazdıklarımıza göz gezdirmenizi öneririm. Böylelikle şu an bakmakta olduğunuz adresin "canım cicim, hayat da bana bunları yaşattı, bugün de pırt yaptım ama kokmadı" ayarında bir yer olmadığını anlamanıza yardımcı olabilir. Şayet bir çok yazımızı okuyarak bu yargıya vardınız ise arada bahsettiğimiz kişisel yaşam mevzularını bütünlük dahilinde sağlıklı biçimde değerlendiremediğinizi söyleyebilirim. "Özel yaşam"larımızla ilgili konular da bir bayan ve erkek olarak konulara olan farklı bakış açılarımızı, yorumlarımızı sunmak istediğimizdendir. Bir parça da sürekli bizimle olamayan yakınlarımıza esprili üsluplarla olanı biteni ifade etme amacı bulunmaktadır. "Bu kadar özel" hatta "bundan daha özel şeylerimizi" ehrhangi bir internet sitesinde ya da "buralara" yazmak bizim takdirimizdir, anlayamamak ve es geçmek de sizin takdiriniz olmalıdır.

Saygılarımla....