Saturday, November 1, 2008

Rüyalar alemi

Sevgilimin müthiş günaydınından sonra benden de uykular alemi adına bir yazı gelecek sevgili blog severler..

Konumuz: Rüyalar



Beni tanıyanlar ne kadar uykucu bir insan olduğumu bilirler.. Neden böyleyim, sabahları uyanmak benim için neden kabustur, neden geceleri birbirinden tuhaf rüyaları sıra sıra dizerim bilmem..

Sorunumun, çocukluğumda yere 2,80 yatan oyuncak köpeğimle alakası olabilir mi düşünmeden edemiyorum.. 6-7 yaşlarımda adını "miskin" koyduğum bu köpekcik belki de idolüm oldu ve bilinçaltım beni ısrarla uyumaya, miskinliğe itiyor olabilir mi acaba?

Şöyle bir durumum var; akşamları uyumak istemiyorum, mümkün mertebe gece karanlığında uyanık olup geç uyumak istiyorum.. Gece boyunca hepsini tüm detayıyla hatırladığım bir dizi rüya görüyorum ve bu rüyalar bilinçaltımın oynadığı çeşitli oyunlar sonucu acaip görüntüler değil, senaryosu olan, dekoru olan, karakterleri olan film niteliğinde rüyalar genellikle. Mesela, Cenk ile yurdumun hiç görmediğim bir köşesine gidiyoruz. Çeşitli tanıdıklar farklı konumlarla karşımıza çıkıyor, yolda yürüyen adam, patron, eski sevgili, sevgilinin eski sevgilisi, anne, baba, kardeş, çocuk falan gibi.. Zaman zaman gerçek hayattan parçalar giriyor, zaman zaman tamamen kendi yarattığım olaylar peydah oluyor.. Sabah uyandığımda o kadar fazla detay hatırlıyorum ki, şöyle bir cümle kurabiliyorum "Birinci rüyamda şu kişiler vardı ve şurada şunlar oldu, sonra başka bir rüya gördüm onda da şöyle şöyle oldu... Sonra bi süre rüya görmedim sonra tekrar şu şu şu olaylar oldu.." gibi.. Bunu yaşayan varsa bilir, insanı anormal yoran, moralini bozan, enerjisini alan, yorgun uyanmasına sebep olan ve günlük yaşamını etkileyen bir durum bu..

İşin daha da enteresan tarafı, gece rüya görürken uyanırsam, yeniden uyuduğumda kaldığım yerden devam etme yeteneğine sahibim ve sabahları bir rüyanın ortasında çalar saat yüzünden uyandırılmışsam, rüyaya devam edebilmek için uyumaya çalıştığımı ve gitmem gereken yere geç kaldığımı da hatırlıyorum..

Enteresanlıkta zirve yapan durum ise şu, bugün gördüğüm rüyaya yarın akşam, o da olmazsa birkaç akşam sonra devam edebilmem..

İnsan 10 yaşında gördüğü rüyayı hala hatırlar mı? Hatırlıyorum.. Rüya içerisinde konuştuğum şeylere, kelimelere kadar..

Bir keresinde, (yeni evlenmiştik) o kadar korkunç bir rüya gördüm ki, etkisi uzunca süre geçmedi ve uyumaya korktum.. Rüya içinde sürekli aynı rüyaya uyandığınızı düşünün, ve her uyanışınızda eşinizin sizi uyandırdığını, kötü bir rüya gördüğünüzü, su içerseniz geçeceğini söylediğini düşünün.. Sonra gerçekten uyanıp eşinize seslendiğinizde eşiniz gelsin ve size sarılıp kötü bir rüya gördüğünüzü söylesin, su içseniz ne de iyi olur desin...

İşte böyle sevgili blog severler.. Yine o tip kötü bir sabaha uyandım diyemem çünkü Cenk bana güzel mi güzel bir günaydın demiş buradan.. Ama gece yine bi sürü acaip rüya gördükten sonra buun bloga yazayım belki biri bilen, içindeki Freud'u dışarı çıkartabilen biri olur dedim..

Bu geceki rüyamdan gelen anektod şudur : Cenk'le arabada bi yere gidiyoruz ve arabayı başkası kullanıyor, biz arkadayız.. Cenk'in telefonu çalıyor. Uzun uzun biri ile konuşuyor.. Sonra kendimizi markette, kasada buluyorum.. Cenk bana telefonda konuştuğu kişinin eski sevgililerinden biri olduğunu (!) o kişinin de "Nikahta evlilik yüzüğü takarsın ama bi gün gelir sıkılır, o yüzüğü çıkartırsın.. Sonra markette alışveriş yaparken beni hatırlarsın" dediğini söylüyor..

Hayatımda bundan daha saçma ve komik bişey duymadım.. Uyurken bile o kadar komik geldi ki, uyanıp güldüm.. Ne kıskançmış benim bilinçaltım, ne manyakmışım ben yahu!




P.S: Hakikaten bu rüya işi ile ilgili bir bilen varsa yorum bekliyorum.. Bazı günlerim sırf bu yüzden çok kalitesiz geçiyor...

3 comments:

Cthulhu said...

"... bir gün alışveriş yaparken beni hatırlarsın"'lar falan ama var rüyada. Nasıl bir çalışma bu, bilinçaltını, üstünü tebrik ediyorum sevgili karıcığım.

Seni seviyorum.

:)

Ersin said...

hahhaaa
güldüm yahu
şu insan beyni nelere kadir.
güzel yazı çok teşekkürler

tubik said...

:)) Sorma Ersin abi!
Yaratıcılıkta sınır tanımıyor cidden :)