Friday, November 30, 2007

Organize hayat, hayal, heyhat...

Tayyör mayyör bana tersmiş meğer... "Giy parmak arası terliklerini, yağmur yağarken terası yıka" insanıymışım meğer.. Alttan Pink Martini, Frank Sinatra, Belle and Sebastian çalsın, demlenen adaçayının kokusu sarsın, kedim köpeğim ayağıma dolansın... Laptop'um olsun, Ikea'dan alınma dandik ahşap masamın üzerinde dursun... Her yerde kağıt, her yerde çakıyla açılmış kurşun kalem, her yerde boya kalemi, her yerde kitap...

Terasta iki çuval toprak, minik siyah poşetlerde çiçek fidanları, bitki ilaçları... Minik tırmığım, o sapları kesen korkunç keski, solucanlar ve sarı çizmelerim..

Gün ortasında annem arasın.. Beni ne kadar özlediğini söylesin... Daha mantıklı birşeyler giyeyim, annemle kız kıza Türk Kahvesi içeyim... Sonra annem plazada çalışmadığım, bankada çalışmadığım, öğretmen olmadığım için bana sitem etsin... İçleri toprak dolmuş tırnaklarımdan uğraşsam da kalan tortulara göz atıp onaysız bakışlarla yorumlasın... Ev hayvanlarını hala yollmadım diye binbir nuh nebiden kalma hastalık hikayeleri sıralasın.. Ama annemle kahve içeyim.. Kız kıza kalalım..

Sonra babama gideyim.. Minnacık dükkanına zor sığayım.. O çalsın ben dinliyim.. Bir iki zımpara işine yardım edip, pamuk yanaklarından öpüp evime döniim... Saatlerce kitap okuyup, saatlerce yazacak birşeyler arıyım.. Hemen diil orta karar hızda bulayım... Ağır ateşte yazayım... Zaman benim olsun... Toprak kokan yağmur dinginliği benim olsun... Akşama kocam gelsin... Beni öpsün.. Yemek yesin.. Ben seyrediim.. Sonra kucağında uyuklıyım...

Hayal kurmak güzel be moruk... Belki "başarılı" zannedilen eğitimlerden süzülerek hayata kalmayı başarabilmiş insanların o katı, duygusuz yaşamlarını seçmem yaptığım en büyük hatadır.. Belki zamanında hayallerinin peşinden koşma cesaretini kendinde bulamayıp kendisini bile fazla hayal perest bulan ben, başarı zannettiğim yolda en büyük başarısızlığı tatmışımdır.

Yok göründüğü kadar dramatik değil halim.. Hatta iyi bile denebilir. Tek problem içinde bulunduğum sahneyle içinde bulunmayı hayal ettiğim iki sahnenin bende uyandırdığı hisler bambaşka... Ve ben güzel olanı bırakmışım çocukluğumdan kalan bir hayal olarak....

Diyeceğim odur ki, hayal kurmaktan korkan, başkasının hayalinde figüran olur...

1 comment:

Fery... said...

insanın hayal ettiği ile gerçeği arasında ne kocaman bir uçurum var ve garip bir birliktelik bunu yaşayan tek insan olmadığına dair... yaşadığımız başkalarının hayatı kuvvetle muhtemel, bizim seçtiğimiz değil, bize yakıştırılan..