Friday, August 14, 2009

Kayıp eşyalar

Genel olarak derli toplu, düzenli bir insan olduğum söylenemez. Hatta "dağınık" kelimesi bir insan için neyi betimliyorsa o benim işte. Ancak bu özelliğimin bana katkısı büyüktür. Görsel hafızam ve pratik düşünme yeteneğim gelişmiştir. Ailemle yaşadığım dönemde odam genelde savaş alanını andırırdı ancak MP3 player'ımı hangi kıyafet birikintisinin hangi köşesinde bıraktığımı, çorabımın tekinin nerelere köşe bucak saklandığını iyi bilirdim. Kolay kolay eşya kaybetmem bu nedenle. Muhakkak biryerlerden çıkar.

Ancak... Eğer konu manevi değeri olan şeylerse, son zamanlarda garip bir şekilde işlerim çok ama çok ters gidiyor.. Müzik öğretmenimin 15 sene önce öylesine bana verdiği sol anahtarlı anahtarlığım hala dururken, gözüm gibi sakladığım şeyler kayboldu.

-sevgili canım abicim okursa buradan öğrenecek- Abimin ilk iş hediyesi olarak aldığı dolma kalem kayıp. Üstelik yeri belliyken. Her zaman durduğu yerde dururken ve hiç yerinden oynatılmamışken. Taşınırken, kutusunda bir hafiflik vardı, açtığımda kalem yoktu. Ağladım, heryeri aradım, gene ağladım ama bulamadım...

Dün de benim için çok çok çok önemli bir başka şeyi kaybettiğimi farkettim. Babamın anneme nişanlanırken hediye ettiği kolye ucu. Harika birşeydi, arkasında isimlerinin baş harfleri kazılıydı. Her zaman durduğu bir mücevher kutusu vardı. Birbuçuk ay önce bir arkadaşımızın düğününde takmak için elime aldım. Uygun bir zincir aradım, bulamadım. Sonra da takmadım. Normalde hemen kutusuna koyar kaldırırdım. Sanırım aceleden bu sefer öyle yapmadım ve nereye koyduysam artık yok... MEvcut bir deli kedi olduğundan, bunun bilinciyle evin bakmadığımız köşesi kalmadı. Heryere ama heryere baktık. Ya süpürüldü ve gitti (ki o kadar küçük de değildi boyutu) ya da bilmiyorum işte. Kaybettiğimi farkettiğimden beri midem buruluyor. Tıpkı abimin kalemini kaybettiğimi hatırladıkça olduğu gibi. Bir buçuk ay önceye dönüp onu okşayıp kutusuna koymak ve bugüne içim rahat dönmek istiyorum. Olmayacağını bildikçe tepinerek ağlayasım geliyor.

Bir de siyah babetlerim var bulamadığım ama inanın kolyeyle kıyaslarsak, UMRUMDA BİLE DEĞİL!!!!

Çok üzgünüm okur... Çok... ve çok kızgınım kendime...

5 comments:

zeya said...

çıkar biryerlerden hiç beklemediğin anda elini attığın bir yerden.

Ben de 3 nesildir ailenin küçük kızına hediye edilen yüzüğü kaybettim hala biryerden çıkacak diye bekliyorum :(

Bellek Kutusu said...

Kesinlikle hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkıyorlar. Kendimden biliyorum! Umarım bir an önce bulunur 3'ü de..

Tanya's said...

Tubikciğim,

Çıkar bir yerlerden..en ummadığın anda..saklanmıştır..başka bir zaman seni mutlu etmek için..

PS* Benim blogda yazmanız konusunda istek var heheh..ileteyim..üstümde kalmasın..

Sebnem'den said...

Kesin bulursun..Kötü düşünme..Ben nelerimi kaybettim..ama sonra tek tek buluyorum..
Sadece annemin çocukken başladığı ve benim devam ettirdiğim bir peçete koleksiyonum vardı..O yok..
Peçetelerin tarihi değeri 35-40'lara kadar gidiyordu...Tarihi değerinden ziyade annemin emanetini koruyamadığım için kızıyorum kendime..
4-defa taşındım hiç biirnden çıkmadı..
Hala içim acır yani...
Aklıma gelmişken...Bursa'da Göbek atan Ethem Dede türbesi vardı...
Millet bir şeyini kaybedince ''Bulunsun göbek atacağım derdi''
Bulununca da Ethem Dede diye göbek atarlardı..
Bir salaklıkla yapmıştım onu ama o bile çıkmadı..
Denersen diye söylüyorum..Aradığını bulunca kapı arkasında göbek atıyorsun:)))

defneyleyasamak said...

bi ip al , ortasına dügmük at, carsamba carsama carsamba diye diye evi tavaf et, bulursun :)
şaka diil
annem öyle yapınca hep buluyo :)))))))))))))))))))