Monday, December 21, 2009

Psikocinsiyet

Her ne kadar karıkoca bir blog sahibi olsak da kadın erkek ilişkileri ile ilgili pek birşey yazmıyoruz buralara. Nedenini bilmiyorum, belki bu konuyu sorgulamaya pek de ihtiyaç duymadığımızdandır. Yine de bu "Erkekler Mars'tan kadınlar Venüs'ten" iddiasını çürütmüyor.

Gerçekten bambaşka yaratıklarız. Akıl sağlığımdan şüphe etmemeniz için insan ırklarının ayrımının çekik gözlü, siyahi, kızılderili, vs gibi olmadığı, bambaşka bir ırk ayrımı olduğuna dair iddialarımı ve bu konudaki kişisel tespitlerimi detaylandırmayacağım ama benzer birşekilde kadın ve erkeklerin de insan cinsi altında iki ayrı cinsiyete indirgenmesinin mantıklı olmadığını düşünüyorum. Bu çerçevede de kadın-erkek eşitliği de bir bakıma saçma görünüyor gözüme. Hatta zamanında biryerlerde bu düşüncemi "Kadın erkek eşitliği, komünizm kadar ütopik bir eşitliktir. Hayal etmesi zevkli, uygulaması imkansızdır. Kadın ve erkeğin ne fizyolojik ne de psikolojik anlamda eşit olması mümkün olmadığından sosyal hayatta da farklı roller üstlenmesi son derece olağandır. Asıl mesele insanların eşit haklara sahip olması ve bu haklardan eşit oranlarda faydalanabilme imkanlarının bulunmasıdır." şeklinde paylaşmışım.

Kadınlar ve erkekler arasındaki ayrımlar başta iletişim yöntemlerinde baş gösteriyor. Aslında bambaşka diller konuşuyoruz, anlaşabilmek için kullandığımız ortak dil beyinlerimizde ayrı ayrı nöronların uyarılmasını sağlıyor. Bu nedenle o "a" derken ben "b" anlıyorum. Anladığım şey hakkında "b" olarak geribildirimde bulunduğumda da haliyle o "a" olarak anladığımı düşünüyor ve biz güya iletişmiş oluyoruz. Ama iş pratiğe dönüşünce algıdaki farklılıklar idrak edilmeye başlanıyor ve gelsin kavgalar, gitsin veryansınlar.

Bence en büyük hatayı birbirimizi anladığımızı zannederek yapıyoruz. Bunu zannedip kendimizi kandırdıkça hayal kırıklıklarına uğruyoruz ve uğradığımız bu hayal kırıklıkları da kalp kırıklıklarının kapısını çalıveriyor zamanla. En baştan kabullenebilsek başka dilleri konuştuğumuzu, böyle bir erdem genlerimize doğarken işlenmiş olsa sorun kalmayacak. Sonuç olarak en iyi yaptığımız şey içgüdüsel olarak vücut dilini kullanmak değil mi? Belki bu tüm iletişim problemlerine deva olacak. Belki tabu bile yaptığımız bu takım şeyler birçok problemin kökünü kurutacak da farkında değiliz.

Yurdum gençlerinin Alanya'da sarışın soğuk memleket kızlarıyla kurduğu iletişimin dayandığı açıklama da buna uygulamalı bir örnek teşkil etmiyor mu aslında?

4 comments:

varol döken said...

kimse kimseyi anlamıyor ki aslında... sıra bir an önce bizi anlamasına gelmesi için, anlamış gibi yapıyoruz... kadınla erkek arasında bu uçurum daha büyük çünkü beklentiler büyük...

hiç seni anlıyorum deme tubik, anlamıyorsunnn:)

eleştiren adam said...

güzel bir yazı olmuş.. bir konuda farklı düşünüyorum. yaradılış olarak birbirimizi anlama ihtimalimiz çok zayıf. Özelliklerimiz, zevklerimiz, ihtiyaçlarımız... hepsi birbirinden farklı. anlamaya çalışmaktansa karşılıklı saygı duymayı öğrendiğimiz zaman ''anlaşmaya başlıyoruz. Bunu en çok yapabildiğimiz insanla ömür geçirebiliyoruz.


En çok sevenler değil her zaman birlikte olanlar.. En çok ''anlaşanlar''.. Bunu başardığımızda sadece kadın erkek değil, herkese saygı duyulur, ve herkesle anlaşılır. Çok derin girdim, çok zayıf bitirdim farkındayım.. Ama kalkıp Guitar Hero oynayacağım. Sevgilim de buna anlayış gösterecek :)))

tubik said...

@ aykut ;

Biz aramızda guitar hero kavgası veriyoduk bi ara, sen çok çaldın sıra bende diye :D

Eddie said...

Bilemiyorum tabi bu tamamen yeni bir aydınlanma mıdır senin için yoksa aslında hep boyle düşünürdün de ilk defa mı dışavurdun düşüncelerini fakat şunu anladım ki aslında ilişkiler konusunda ne kadar farklı düşündüğümüzü zannetsen de (sen) esasen hiç de oyle değilmiş be Tubik...

Sadece kadın-erkek değil her türlü ilişkinin "anlaşmak" üzerine kurulu olduğunu düşünüyorum. Bildiğin iletişim anlamında anlaşmak, iyi geçinmek falan değil. Bunun için de açık olmak gerekiyor, anlamadığını gizlemeyip icabında tekrar sormak... O yüzden bazen çok konuşuyorum, uzun uzun anlatıyorum karşımda 3 yaşında biri varmış gibi. Yanlış anlaşılmaktan ve karşımdakinin kendi yanlış anlama potansiyelinin farkında olmadığından korkuyorum... İşleri onun için daha kolay hale getirmeye çalışıyorum.

Bu kadar düşünceliyim yani.. Bana bu sayfalar aracılığıyla reklam yapma imkanı tanıdıgınız için ayrıca teşekkür ederim. :)))