Huzur dediğin şeyin en çok güvenle alakası olduğuna kanaat getirdim bugün. Dertleşirken arkadaşına güvenirsin, açken babana, üşürken annene, uyurken kardeşine... O yüzden problemli çocukluklar hariç, insan hep kendi çocukluğunu özler dönüp baktığında. Güvenden oluşmuş bir huzur yumağıdır çocukluk. Fakir de olsan, çiftlikte de yaşasan, villada da, güvendiğin bir ailen vardır. Kardeşinle kavga da etsen, bilirsin daha iri bir çocuk geldiğinde seni koruyamasa da elini tutacak, yaralı dizine minik parmaklarıyla dokunacaktır.
Hayatımda çok kez hayal kırıklığına uğradım. Başarılı olamadığımda kendime kızdım, benimle oynamadığında abime, sınavım kötü geçtiğinde sisteme, kadınına destek olamadığında ülkeme...
"Canım yandı" kelimesini çok kullanan biri değilimdir. Hiç canı yanmayan biri de değilim elbet.
Şunu söyleyebilirim ki güvensizlik beni en çok huzursuz eden şeylerden biri.
Neyse ki zamanında kardeşim gibi sevdiğim bir arkadaşımın o çok güvendiğim karakteri üzerime vıcık vıcık bir hamur gibi yapıştığında temizlememe yardım eden pek çok arkadaşım oldu.
Şimdi de hayatımdaki önemli yollardan birini çizerken karşıma çıkan çamur deryasında hiç sakınmadan üstümü silkeleyip devam etmemi sağlayan bir ailem var.
Tek istenen güvendir huzurlu bir yolda. Dilerim, herkesin arkasında içini ısıtacak, varlığını hissettirip adımlarını sağlamlaştıracak bir sevdiği ya da kendi ile başa çıkabilecek güçlü bir benliği olur.
Aksi takdirde çıldırmamak işten değil.
"Biz büyüdük ve kirlendi dünya"ya bağlamadan gidiyorum :)
No comments:
Post a Comment