Monday, June 18, 2007

Eskiler güzeldir...

Sevgili blog ahalisi,

Bugün sizleri gönüllerin kainat güzeli, birtanelerin birtanesi, canım annemle, daha doğrusu annemin gençlik halleriyle tanıştırmak istiyorum. Elimde elbette ki bir sürü fotoğraf var ancak bugün sizlerle sadece 3 tanesini paylaşacağım. Bu üç nadide eser de sizleri dumurlardan dumurlara koşturacak potansiyele fazlasıyla sahip zaten. Huzurlarınızda canım annem;


Beni canlı canlı gören şanslı (!) kimselerin içlerinden "insan insana bu kadar benzer mi?" dediğini, ancak bunu derken, "ama, ama garip bir şekilde büyük de bir fark var, nedir yahu?!?" diye serzenişte bulunduğunu duyar gibiyim taaa buralardan. Boşuna güzel zihinlerinizi yormayın ben yardımcı olayım.. Benim annem çok güzel! Hiçbir şekilde mütevazilik yapamayacağım ender konulardan biri.. Annem çok güzel ve aramızdaki en büyük fark bu. Tüm bunları okurken sanmayın ki kendimin çirkin olduğunu iddia ediyorum (hahahahah tabi ki de hayır) sadece ben daha az güzelim...

Evet, benden yeteri kadar nefret edip tiskindiyseniz diğer fotoğraflara geçebiliriz... Annemle ilgili vermem gereken diğer detaylardan biri de zamanında (şimdi pek özenmiyo kendine, özense gönül yazarlar halt eylemişti) inanılmaz zevkli, kaliteli ve şık giyiniyor olması. Gençlik yıllarından kalma birkaç parça kıyafeti var, şimdi o kıyafetleri yaptırmak için servet lazım servet! Annemden kalma, çok iyi bakılmış bu süper ötesi kıyafetleri neden şu an benim değerlendirip giymediğimi soruyorsunuz değil mi? Bacağımdan geçse razıyım, yeterli mi? Fotoğrafta annem ve birbirinden çılgın iki arkadaşı var. Soldaki benim annem olur ve üstündeki kabanı da yıkılmaktadır;




Bununla bitti mi? Elbette hayır. Ortada büyük bir farklılık daha var... O kadar büyük ki, ne kadar büyük olduğunu tahmin bile edemezsiniz (en son ölçtüğümde 110'du). Annem kabul edilemez biçimde ince, minyon ve zarifmiş.. Hala da öyle.. İncecik bir bel, sağlıklı bir cilt, ameliyat hediyesi sevimli göbeği dışında genç kız sanıldığı, saçları benim sevgiliminki gibi erkenden beyazlamış yakışıklı babamı annemin babası zannettikleri çok olmuş. İşin kötü tarafı annem üçüncü ve sonuncu çocuğu "ben"i doğurduktan sonra 47 kiloymuş (benim en son ilkokul 5'te görebildiğim bir rakamdır bu). En nihayetinde bunun unutulmaz bir örneği, meslek lisesinde kendi diktiği kıyafetini dayılarımdan gizlenerek tanıtmakta olduğu okul defilesindendir ve aşağıda huzurlarınıza sunulmaktadır;




Kate Moss'lara Kylie Minouge'lara taş çıkartacak bu dünyalar güzeli annemin en önemli özelliği ise onu daha da güzelleştirenin "anne" olması, "o"nun gibi bir anne olmasıdır. O, bana göre içiyle dışıyla, yer yüzündeki en güzel annedir ve benim en kıymetlimdir...

3 comments:

Anonymous said...

Allah annene uzunn ömür versin.. anasına bak kızını al demişler. cenk annene baksın seni alsın =)

tubik said...

AMİİİİİNNNNN!!! Çok teşekkür ederim... Cenk de bu mantıktan yola çıkarak böyle bişeye kalkıştı ama.. du bakalım :D

Otaku said...

inanılmaz bir benzerlik var, ama ama sanki çok da farklı... eee, yok yok farklı diil :)
Saygı duruşu fotosuna hasta oldum ayrıca.