Monday, June 30, 2008

....

Yengeç burcu olmakla bir alakası var mıdır acaba, havalar ısındıkça bünyede kıpırdanmanın başlamasının? Azıcık su birikintisini görünce içine girip ferahlama arzusunun coşmasının?..

Resmen dengem bozuluyor, gündüz beyaz peynir karpuzla karın doyurup, esintili bi yer bulup ayakları uzatmak, saatlerce kitap okuyup buzlu kahve içmek istiyorum.. Ama ne yazık ki plaza bozması bir kütlenin içinde klimanın yapay serinliğinde bilgisayar ekranının soğukluğuna dalabiliyorum en fazla.. Ne yazık..

Yaz benim için özgür ayak parmakları, incecik elbiseler, deniz olur, havuz olur, herhangi bir su kenarında çocuk cıvıltılarının ilerisinde mutlu mutlu oturmak demek çoğu zaman.. Yumuşak kuma çıplak ayak basıp yanmak.. Güneşin acısını akşam tatlı tatlı çekmek.. Arkadaşlarla günün uzunluğunu kullanıp sonuna kadar eğlenmek...

Geçenlerde birşey duydum. Sonra düşündüm. Yaz demek ahlaksızlık, edepsizlik, teşhircilik demek sanırım bazı grup insanlara göre. Arkadaşımızın kentsel dönüşüm paralelinde İstanbul'un güzelleştirilmeye çalışılan, modernleştirilmeye çalışılan bir semti olan Ümreniye'de (bu çabaların maskeliliğini, yapaylığını, içi boşluğunu gördük haliyle) yeni yapılmış, son derece modern bir tarzda dizayn edilmiş, güzel evinin bulunduğu site içerisinde gerçekleşiyor olay..

Arkadaşımızın (erkek, ne yazık ki cinsiyeti önem taşıyor) İngiltere'den gelen kız arkadaşları (ne yazık ki cinsiyetleri önem taşıyor) sitenin havuzuna girmek istiyorlar. Bikinileriyle havuza giriyorlar. Havuzun etrafında sitenin sakinleri de mevcut. Bir süre sonra kızlar zorla havuzdan çıkartılıyorlar. Sebep birkaç kızın bikinili şekilde havuza girmesi. Kızlar ne olduğunu anlayamadan havuzdan çıkıyorlar ve ardından havuza elbiseleriyle (bilimde adı "haşema" olarak geçiyor olabilir) giriyorlar.

Duyduğumda ne kadar üzüldüğümü anlatamam. İnsanlar utanmadan "sen bu halde bu havuza giremezsin, girersen ben sana bakarım ve tahrik olurum, benim beynim bu kadar küçük, tatmin duygum bu kadar kısıtlı" demiş kendine.. Hiç gocunmadan bunu söylemiş ve kabul etmiş.. Başka birinin kıyafeti namus, daha doğrusu namussuzluk olmuş ve bir şekilde bu insanları etkilemiş..

Gitmekte olduğumuz yol bu yol mu? Teknolojinin neredeyse insan beyninden hızlı hareket ettiği, bilimin ispatlayamadığı şeylerin sayısının giderek azalması hiçbirşey ifade etmezken, birileri Allah'ın yerine kendini koyarak başkasını yargılayıp günahkar ilan etme hakkını görüyor, ve buna inanç diyor, kulluk etmek diyor...

Bense bunu duyduğumdan beri şıpıdak terliklerimle özdeşleştirdiğim masum yaz moduma giderek yabancılaşıyorum... İngiliz kızların aklında kalan Türk ve Türkiye imajını düşünmek bile istemiyorum.Ve hala bu yazı için koyacak başlık bulamıyorum...

1 comment:

Brc said...

Güzel bir şekilde başlamış olan bu yazın tahmin etmediğim bir boyutta bitti.İnan çok üzüldüm.Elinize makinalıları ne zmn alıyoruz tarama işlemi için yani:)