Thursday, September 18, 2008

Din, dil, ırk

Allah'ın son seçtiği elçisi Hz. Muhammed'e ilk vahy ettiği emir "Oku!" oldu.


Oku ki öğrenesin. Oku ki anlayasın. Oku ki bilge olasın. Oku ki sana sunulan bu hayatı her kademesinde bir parça daha gelişerek, kıymetinin farkına vararak tadasın. Oku ki bir tek sana, insanoğluna sunulan düşünme yeteneğini, mantığını, zekanı kullanasın, iç güdüleriyle yaşamak durumunda olan canlılardan ayrılasın.


Tek kelimeden bile ne kadar çok anlam çıkabilir değil mi? Bu göz önünde bulundurulduğunda 114 sure bulunan kutsal kitap Kur'an-ı Kerim'in içeriğinin ne kadar zengin olduğunu, tamamiyle her türlü detayının insan algısına sığmayacağını anlamak pek güç olmasa gerek. Sırf bu sebepledir ki bana kalırsa Kur'an-ı Kerim'in amacı öncelikle kendini kişiye okutmak, okuttuktan sonra da kişinin algısına hitap eden, mantığına yakın güzellikleri yol olarak göstermek, özgür bir din yaratıp parmak izlerinin bile tekrar etmediği başkalıktaki, tüm insanlara hitap edebilmektir.

Varmak istediğim nokta direk olarak şudur;
Kimin haddine ki taptığı Allah'ın gönderdiğine inandığı dinle ilgili kesin yorumlar yapmak, "şöyle yapmazsanız cehennemde yanarsınız, böyle yapmazsanız dinden çıkarsınız" demek?

Elbette ki varlığımızın bir sebebi var ve var olmamızı sağlayan, bizi bu düzenin içine oturtan, bilimden de öte bir güç var. Ben genel olarak etrafta yaygın olandan bir parça farklı pratik etsem de İslam dininin büyüklüğü ve güzelliğine yakın olduğumu söyleyebilirim.


Ne yazık ki şu anda birilerinin üç kuruşluk akıllarıyla bu kadar güzel bir dini bir örtüye, bir sakala mecburmuş gibi göstermelerini, insanların cahilliğini kendi çıkarları doğrultusunda kullanıp, bana göre en büyük günahı işlemelerine dayanamıyorum. İnsanların bu güzellikten faydalanıp daha aydın, daha pozitif, daha çalışkan, daha üretken olmalarını engelleyici bu tavırlarını hazmedemiyorum.


Hepimizin beyninde, hücrelerinde milyonlarca mucize barınırken, bunu farkettirmemek için denizlerin yarılmasını bekletecek kadar gözlerini kapatmalarını anlayamıyorum.
Her zaman hoşgörünün sevginin dini olarak bahsedilen İslam'ın en basit konularda bile bu kadar katı kurallarının olabileceği nasıl bir uydurmadır? Her zaman affedici olan Allah, kendi nefesinden, parçasından yarattığı kullarını basit sebeplerden ötürü cehennemde yakmak için mi yaratmıştır acaba? Bu kadar katı ve aşılmaz kurallar mevcutsa şayet Allah ya da siz neye inanıyorsanız, bize düşünme, sorgulama, anlama yetilerini neden vermiştir, insanın özel oluşunu akıl sahibi olmasıyla neden açıklamıştır? Sizce Allah bu kadar düz mantıkta bakılsın diye mi defalarca peygamber göndermiştir?


Ama din büyüklerine (!) sorarsanız bu soruları sormak bile yanmak için fazlasıyla geçerli bir sebeptir. Çünkü CERN deneyinde mazallah dünya patlar diye oğlunu okula göndermeyen anneler, günah diye saçı görünür diye üniversite okumaktan vazgeçebilen kadınlar bu büyüklerin kendilerini rahat hissetmelerini sağlamaktadır.


Deniz Feneri gibi, milyonlarca insanın yardım ettiği bir derneğin, milletin cebinden arttırdığı ile yaptığı yardım paralarının üzerine yatmak günah değildir. "Bizimle alakası yok Almanya'daki dernek yapmış herşeyi" diyerek bu işten sıyrılmaya çalışmak günah değildir. İnsanda vicdan azabı yaratmaz. Küçücük kız çocuklarını kaçak binalarda öldürmek, annelerinin de "bizim çocuğumuz şehit oldu" diyebileceği düzeyde gözünü boyamış olmak günah değildir. Ellerinde büyük bir "tek başına iktidar olma" gücü varken, sağlık kuruluşlarını toparlayacak yasa çıkartmamak, halen milyonlarca insanın hasta halleriyle kuyruklarda beklemelerine bir kısmının ameliyat günü alamadığı için ölmesine sebep olmak günah değildir.


Neden? Çünkü Kur'an-ı Kerim, o kadar kutsal olmasına rağmen bunları günah olarak yazmaz değil mi?


Anlamını bilmediğimiz Arapça kelimeleri okuyalım, ezberleyelim ama anlamayalım değil mi? Bu, benim az İngilizce bilip, anlamını bilmesem bile kelimeleri telaffuz edip "Ana dilim İngilizce" demem gibi birşey değil mi aslında? Birileri bana tercüme etsin, doğru mu yanlış mı onu bile anlamıyım. Sadece güveneyim ve inanayım. Sonra o birileri gelsin, benim yardım için ödediğim paraların üstüne konsun..


Bu konuda yazacak çok şey var ama.. En hazmedemediğim şey şu: Üç kuruş akılları ile kıçlarının üzerine rahat oturmalarını sağlayan Atatürk'e, dinin ayrı güzel bilimin ayrı güzel olduğunu, bu ikisinin birbirini tamamladığını ancak toplum selameti sebebiyle ayrı kulvarlarda yarışmaları gerektiğini vurgulayan Atatürk'e cephe almaları, çocuklarını "Atatürk'ü sevmiyorum, Humeyni'yi seviyorum" dedirtecek şekilde yetiştirmiş olmaları koyuyor.. O kız demokrasiyi de sevmiyordu ancak demokrasi olmadığında o kız akşam yiyeceği yemeğe bile karar verebilir miydi meçhul..


Sonuç olarak ister Müslüman olun, ister Hristiyan, ister Budist.. Tüm dinler aynı amaç için vardır. İslam'da namaz, Japonya'da reiki, vs vs.. Hepsi O güçle başbaşa kalıp kendimize ve O'na hesap vermemiz amacıyla yapılan şeyler değil midir aslında? Din dediğin insanı daima erdemli olmaya, hoşgörülü olmaya, doğru olmaya yönlendirmeye çalışan felsefelerdir. İster bir insan tarafından ortaya atılmış olsun, ister o var olan büyük güç tarafından vahiy edilmiş olsun...Bu iyilikler dışında yapılan tüm faaliyetler de dini mücadele içinde olanların düştüğü tezattır.


***Muhakkak ki tepki alacaktır bu yazı ama boş yere yorulmayın, ilkokuldaki din derslerinin bana en büyük faydası Allah ile kulunun arasına bir başka varlığın giremeyeceğini, girmeye çalışmanın günah olduğunu öğrenmiş olmamdır.

6 comments:

Brc said...

mükemmel bir yazı tubik.

Bizim lisedeki din hocamız "aklınıza uymayan, mantığınıza umayan şey dinde yoktur "derdi.bu şu demek aslında din herkesi mantığına göredir.Kesin kuralları,çizgileri yoktur.Ancak bazı kesim, dini, hayatımızı yaşamak değilde yaşamamak için var olduğu izlenimi veriyor bana.Onu yapma o yasak bu günah geriye kalanlar ise bizim hayattan zevk aldığımız herşey.Ya bigün bize ben size hayattan zevk alın diye önünüze neler sundum ancak siz hiçbirine bakmadıız derse ne yapıcaklar ???

Ersin said...

neden tepki alsın ki bu yazı tubik, herkes düşüncesinde serbest ve üstelik te çok güzelce açıklamışsın fikirlerini. Devamını bekleriz.

Ersin said...

neden tepki alsın ki bu yazı hepimiz görüşlerimizi serbestçe paylaşmalıyız. Üstelik gayet güzelce anlatmışsın düşüncelerimi.
Devamını bekleriz.

tubik said...

Çok teşekkür ederim..

Yine de etrafta o kadar çok farklı ve pozitif düşünmeye kapalı, katı kuralları olan insanlar var ki.. Endişelenmemek elde değil :)

Ama haklısın Ersin Abi, birileri anlatacak, anlatmalı..

tubik said...

Burcucum o söylediklerin çok doğru. Çünkü bazılarının işine geliyor bizim yaşamımızın kısıtlanıyor olması. Kalan boş sahada herkes at koşturuyor dilediği gibi..

Tanya's said...

Tubacım,

Ben hep diyorum ya herkes yolunu bulur..dayatma ile hiç biryere varılmaz..Hele hele Atatürk'e dil uzatmakla olsa olsa bizim gibilerin kinlerine hedef olurlar..

Hep yaz..

Sevgiler,

PS-Rüyanda ne gördün?