Wednesday, December 3, 2008

Hırsız

Siz deli gibi çalışıyosunuz, para kazanmaya uğraşıyosunuz, birikim yapıyosunuz, evinize üç beş eşya alıyosunuz ve birileri gelip kapınızın kilidini iki hareketle kırıp malınızı, paranızı, eşyalarınızı çalıyorlar.

Bugün öğleden sonra canım annem ve canım babamın evine hırsız girmiş. E tabii ki her zaman olduğu gibi olayı en son ben öğreniyorum. Sebep de üzülürmüşüm. Sanki şimdi duyunca üzülmedim!

Abim beni arayıp durumu söylediğinde ilk başta hırsızın gece girdiğini ve annemle babama zarar verdiğini düşündüm. Ne de olsa hırsız gece girerdi ve akşamın 19:00'ında haber bana geldiğine ve bizimkiler hala polise ifade verdiğine göre fiziki ve maddi zarar büyük olsa gerekti. Ama bilemedim tabi, artık bir çok insan taklidi yapan mahlukun son yıllarda cahil cesaretine sahip olduğunu ve bu pastadan hırsızların da pay aldığını düşünemedim.

Meğer adam gündüz gözü, güneşli bir İstanbul öğleden sonrasında (Ne de güzel olur şehrimin kış güneşi) Göztepe'nin minibüs caddesi üzerindeki evimize (ki biz bu lokasyona şehrin göbeği diyoruz) girivermiş. Tıkladığınızda gelen çın çın metal sesinden çelik kapı olduğunu sandığımız kapının kilidini büyük bir hünerle kırmış, bir güzel, evimizin gezmedik köşesini bırakmamış ve bir takım etkiler bırakarak çıkmış. Bilanço komik, zannedersem bu arkadaş namusuyla çilingirlik yaparken bir gün bu Banker Sülo gibi namusundan nefret edip hırsızlığa merak sarmış, sms becerememiş. Kapı açmadaki hünerini hırsızlık yapmakta gösterememiş.

Annemin incecik altın kolyesini almış ama aynanın önünde kabak gibi duran mücevher kutusundan pırlanta yüzüğünü almamış. Dedemden kalma cep saati ve sedef tesbihi almış (ki her kayıptan daha büyük kayıptır bunlar bana göre) ama ucu elmaslarla kapatılmış uzun, erzurum taşından sigara filtresini almamış. Televizyonu götürebilmek için dolapların üzerinden örtü almış ama televizyonu götürmeyi beceremeyip apartmanın birinci katında bırakıvermiş.

İşin daha da komiği, televizyonu alsa elini kolunu sallaya sallaya çıkacak. Kimse de birşey sormayacak. Ama bu salak, televizyonu birinci kata bırakıp ortalığı kolaçan edicem diye apartman kapısının önünde dolanırken, 2. kattaki dişçinin sekreteri de orada köpek gezdiriyor. Adamın tuhaf hallerinden şüphelenip "Kimi aradınız ?" diye soruyor. Bu garibim de tek gördüğü isim olan dişçinin ismini söyleyip orada daha önce çalışmış birini soracağını söylüyor. E tabi sekreter de boş durmayıp orada çalıştığını, yardımcı olabileceğini söylüyor. İşler bu noktadan sonra karışıyor. Kapıcımız nihayet (ve bir zahmet) olaya dahil oluyor ve adamcağızın şakaklarından boncuk boncuk terler çıkıyor. En sonunda da bir bahane bulup sıvışıyor ve canım babamın en büyük akşam eğlencesi televizyona bir veda busesi bile veremeden apartmanın birinci katında kendisini terkedip olay mahalliinden kaçıyor. (Bu arada uzaktan kumandayı da cebine sokmuş, hatıra olarak saklar artık :)

Sonuç ne? Hiç bir zaman para etmeyecek ama hatıra değeri bize göre büyük bir takım eşya, televizyonu olmayan bir kumanda, incecik bir altın kolye.. Bir de abimin pantolonuna dadanmış ama zannederim bedeni olmadı ki evin kapısının önünde de onu bırakıvermiş.

Neyse değerli sevgili birtanecik okurlar. Demem odur ki artık para kazanmak, televizyon sahibi olmak çok kolay. Ne taksite gerek var, ne vadeye, ne ödemeye. Giriyorsunuz bir eve, alıyosunuz eşyaları ve çıkıyosunuz. Bizimki kadar salak da değilseniz, karlı bir iş olabilir.

Bizimki de keşke çilingirlik konusunda bir kariyer planlaması yapsaydı da, en azından bu kadar strese girmesine, korkmasına, tanımadığı köpekli bir kadına hesap vermek zorunda kalmasına, bu kadar zaman harcamasına gerek kalmasaydı. O kilidi değiştirmek için bizimkiler ne de olsa yarın bir 100 YTL verecek çilingire :D


Bizimkilerin morali epeyce bozulmuş, annem Allah'tan evde yoktu, ona zarar veremedi. Çok şükür bu kadar dalga geçilecek malzeme bıraktıracak bir durumda atlattık bu konuyu. Ama yine de hazmedemiyorum, göremediğim, ellerini öpemediğim iki dedemden kalma iki parça hatırayı aldı ve gitti elin adamı... Kıyamıyorum evlatlara bırakılacak o hatıralara...

9 comments:

SALİH TOPCU said...

Şeyh Galib, "Hüsn ü Aşk"ı yazdığında, bu değerli eserin ilham kaynağını Mevlânâ'nın Mesnevî'sinden aldığını göğsünü gere gere söylemişti: "Esrârımı Mesnevî'den aldım / Çaldımsa da mirî* malı çaldım."

İstanbuk şartlarında hepimizin başına gelebilecek acı bir olayı paylaşmışsınız. Öncelikle geçmiş olsun diyorum. Osmanlı'daki "sadaka taşları" geldi aklıma; gizlice bırakılan paralardan ihtiyacı olduğu kadar alan fakir insanlar. "Fakir ama..." ile başlayan cümlelerin hepsini bir kalemde çöpe atan günümüz insanı karşısında o yüksek medeniyete bir kez daha hayran olmamak elde değil. Hırsızlığın artık fakirlikle de ilgisi kalmadı, çoktan beridir "itibarlı" bir meslek sayılıyor. İtibarlı, çünkü "kahramanca(!)"

Sanırım ekşi sözlükte okumuştum, "blog" tanımı için "herkesin yazdığı ama kimsenin kimseyi okumadığı alanlar" gibi bir ifade kullanılmıştı. Gönlünüz rahat olsun, "saygıdeğer bir okur olarak" bugün tanıştığım sitenizdeki bu en son yazınızı sonuna kadar okudum. Misafirliğe de beklerim. :))

İyi geceler efendim.

*mirî: vakıf

Tanya's said...

Tubikcim,

Çok geçmiş olsun..zarar ziyan bir tarafa ama hırsız gercekten beceriksizmiş yahu..hem üzüldüm hem güldüm..iyi ki aileden kimse yokmuş evde dedim..

En cokta hatıralara üzüldüm..

tubik said...

Ah Tanya Ah! Dediğin gibi iyi ki evde kimse yokmuş. Olan bizim minik miraslara oldu.

tubik said...

Salih Bey nasıl bir kahramanlıksa bu! Çoook eskilerde kalmış artık o sadaka taşları.

İade-i ziyarete de geliriz inşallah!

Ersin said...

Büyük geçmiş olsun, memleketimizin durumu budur,
Annenin evde yanlız olmaması büyük şans
çok geçmiş olsun tekrar

tubik said...

Gerçekten de öyle Ersin Abicim. Bununla geçmiş olsun diyelim.

Brc said...

cok gecmıs olsu allahtan evde yoklardı o aı yasamak cok cok daha kotu.kotunun ıyısı hesabı avutmak lazım kendımızı.cana gelen mala gelsı demekten baska care yok malesef

tubik said...

Aynen öyle burcum valla. Şükrediyoruz biz de.

Sevi Sevi Lady said...

cnm bnm okurken başta çok üzüldüm çok da korktum allahtan ailene bi zarar gelmemiş ama sonmlarına doğru televizyon hikayesine kusura bkama ama sesli güldüm millet ne manyak yaa kriz olursa acemi hırsızlar artar meslek gözde hale gelir işte böyle neyse traji komik allah beterinden esirgesin öperimmmm beybim :**