Friday, March 13, 2009

Bilim, siyaset, cehalet ve körlük

Aşağıda okuyacağınız yazının başlığını yukarıda ben uydurdum. Ancak yazı bana değil, ilk işimde tanıdığım ve ilk iş arkadaşım olan, her zaman tecrübesiyle beni bilgilendirmeye gayret eden, çok değerli bir abime ait. Birçok konuda görüşlerimiz aynı paralelde gitmiştir ve dürüstlüğüyle, çalışkanlığıyla benim için hep iyi bir örnek teşkil etmiştir. İznini istedim, paylaşmamda sakınca görmedi.. Kendisine teşekkür ederim..


"Bilmek, araştırmak, öğrenmek, tartışmak, keşfetmek, şüphelenmek, sormak...
İslam dünyası bu kavramları tarihin bir döneminde kaybetti ya da siyasi nedenlerle çöpe attı. Kolayına geldi bu kavramları atmak. Oysa bu dönem öncesinde bilimin ve bilginin yıldızı doğudan parlardı.

Politik çıkarlar, insanları bir kabın içine koyarak koyun gibi yaşatmak, sorgulanmamak, yargılanmamak, hesap vermemek gibi adi emellerle tüm doğu kültürünü yozlaştırmak yapılabilecek bir şey mi? Evet, islam dünyasının insanımsı yöneticileri, önderleri bunu feda edebildiler. Emevilerle başlayan bu yol ve yöntem günümüzde daha da yozlaşarak insanlık ve akıl dışı bir nitelik kazanmıştır.

Maymunlarla karşılaştırdığımda, maymunları bu insanımsılardan daha yakın görüyorum açıkçası kendime. En azından % 95 gibi bir gen benzerliğim var diyorum kendi kendime.

Hiç bilim okumayan, bilimle ilgili bir merakı ve ilgisi olmayan, bilim denen şeyden bir haber olan güruhun bilimsel bir teori için yorum getirmeleri akıl alır bişi değil. Bu, hayatında hiç deniz görmemiş, denize girmemiş, deniz yolculuğu yapmamış birinin denizcilikten söz etmesi ile aynı şey.

Cehalet o seviyeye gelmiş ki; Darvin Yahudi idi diyorlar. Darvin Marslı olsa ne olur, bilimsel teorinin niteliği mi değişir? Ben insanlığın binlerce yıllık kültür mirası sonucunda geldiği bu hilkat garibesi durumu anlayamıyorum, nasıl oldu da bu insanlar bu hale geldi? Nasıl bir hata yapıldı? Bu kadarını başarmak tesadüf olamaz çünkü.

Neden bu teoriyi bu kadar kendi kapsamınızda hissediyorsunuz? Bu sizin gibilerle hiç ilgisi olmayan bir alan. Sizin dışınızda ve akıl kapasitenizin çok üstünde bir boyut.

Geçen yazımda da söyledim. Engizisyon rahiplerinin trajedisini okusaydınız bugün böyle olmazdınız. Ne oldu? İstediğiniz kadar yakın veya kesin insanları. Reddedin teorileri. Ama bilim yolunda yürür kimse engel olamaz buna. Yürüdükçe de büyür. Öyle büyür ki sonunda sizi engizisyon rahipleri kadar komik ve aptal durumuna düşürür, maskaraya çevirir.

Ne demiştik; insan beyninin korteks tabakasını çıkartın, ne göreceksiniz? Tabii ki bir hayvan. Yani insanın %3-5 gibi bir parçasını çıkartırsanız bir maymun veya bir ayı olursunuz. Yapın görün. Aslında sizin gibiler zaten kortekslerini kullanmadıkları için bir farkınız kalmıyor sevimli dostlarımızla.

Galileo’yu yaktınız, ne oldu dünya düz mü oldu? İşte bilimsel bir teoriyi sizin reddetmeniz de onu hiç etkilemeyecektir. Gen teknolojilerindeki gelişme, evrim teorisi ile ilgili sırları teker teker çözüyor. Fosilleri aramayın boşuna. Yakında bilim, insanla ortaya çıkan ve biolojik evrimin bir üst aşaması olan akılsal, düşünsel ve zeka düzeylerindeki yeni evrim sayesinde biyolojik evrimi yönlendirebilecek ve kontrol altına da alabilecektir. Gen şifreleri oynayarak insanı daha sağlıklı bir yapıya kavuşturacaktır akıl. Ya da hiç gübre kullanmadan gelişebilen değişik bitkiler ortaya çıkacaktır. Bu teknolojiler farklı gezegenlerde ve uzayda yaşama, tarım yapma olanaklarını da birlikte getirecektir. İnsanlık bilim ile yükselecek ve belki de binlerce yıl sonra da olsa bilim bizi yaratıcımıza ulaştıracaktır. Bilgi birikimi öyle bir düzeye getirecektir ki bilim, bugün insanoğlunun aklının alamayacağı bir boyutta evrene hükmedecektir. Ve geçmişe baktıklarında bugün bizlerin engizisyon rahiplerine güldüğümüz gibi güleceklerdir ve diyeceklerdir ki " 4000 yıl önce insanlar akıl almaz bir biçimde garip bir şekilde yaşıyorlardı, ne kadar basit bir yaşam tarzı"...


Lütfen, rica ediyorum, ya bilime inanın, öğrenin, tartışın, araştırın, veya en basitinden düşünün ve bilime sarılın, ya da ondan uzak durun. Çünkü, hem bilim dergisi çıkaracağım hem de bilime sansür uygulayacağım derseniz sizin için denebilecek bir şey kalmaz ve insanlığın yüzkarasına dönüşürsünüz. En iyisi gidin kendi işinize bakın, sizin haddinize değil bu bilim denen şey. Kendi anlayışınız olan İLMİ konularda konuşun.

Einstein'ın kuramlarını hiç okudunuz mu. Zaman, mekan, kütle ilişkileri hakkında temel de olsa bir bilginiz var mı? Kozmik büyüklükler ile atom altı parçacıklar arasındaki büyüklük farklarını zihninizde canlandırabilirmisiniz.

Zamanın mekanla ve boyutla olan ilişkilerini düşündünüz mü hiç? Uzayın ve zamanın bükülmesi ne demek biliyor musunuz? Ya da kozmik arka plan mikrodalga ışınımı hakkında bir şey duydunuz mu? Pozitronun aslında zamanda geriye hareket eden bir nötron olduğunu söylesem gülermisiniz yoksa haaa mı dersiniz. Kütle çekim yasaları nasıl işler? Entropi kelimesini hayatınızda hiç kullandınız mı? Varoluşun ve yaşamanın ve doğuşun arkasındaki bu sihirli kavram size çok yabancı gelebilir. Bu yüzden bunları bilmeden veya okumadan bilimsel bir konuda yorum yapmaya ve hele hele sansür uygulamaya kalkarsanız dünya karşısında maskaraya dönersiniz, karikatür olur insanları güldürürsünüz. Eğer böyle bir sansürü haklı görüyorsanız o zaman bırakın bu sansür hamlesini kapatın Bilim Teknik dergisini ve TÜBİTAK' ı. Size gerekmeyen bir şeyi neden ayakta tutuyorsunuz? Neden hiç ilgi alanınıza girmeyen bir kurumun yöneticiliğini ve mensupluğunu yapıyorsunuz? Kendinize hiç mi saygınız yok?

Bilim, onu sırtında taşıyanları yüceltir, onları bambaşka bir boyuta taşır ve bu gerçekleştiğinde insanlık da boyut atlar ve artık diğerleri insan sınıflamasına giremezler. İlkel bir yaratık olarak sınıflanırsınız. Aynı şimdi sizin maymunlara karşı bakışınıza siz maruz kalırsınız.

Sizin bu durumunuz aslında dinle ilgili de değil. Sizin yobazlık, bilgisizlik ve statiklik üçgeninde yaratmış olduğunuz akıl dışı dünyanızla ilgili. Unutmayın ki matematik, geometri ve kozmoloji alanlarının temelleri, İslam kültürünün sizin gibiler tarafından ele geçirilmesinden önce bu kültürün insanları tarafından atılmıştır."

1 comment:

Anonymous said...

üstad ömer lütfi mete'nin Allahsız Müslümanlık kitabını öneriyorum..
Bu yazının güttüğü düşünce sistemine paralel bir yaklaşım..