Wednesday, October 29, 2008

29 Ekim




















Herkes blogların açıldığını söylerken nasıl oluyor da ben yine aynı kırmızı yazı ile karşılaşıyorum onu pek anlamadım ama olsun.. Yine de bi şekilde girebildim allahtan..


Herkesin Cumhuriyet bayramını kutluyorum ve bugünün önemini herkesin ama herkesin bir şekilde kavramasını temenni ediyorum..


Ve son olarak, gerçek bir lider, öğretmen, asker ve herşeyden önemlisi gerçek bir örnek olan Mustafa Kemal Atatürk'e minnetimi, hayranlığımı belirtmek istiyorum.

Umarım ben, çocuklarım, çocuklarımın torunları.. Her gün laik, bağımsız, özgür, kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış, modern bir Türkiye'ye uyanabiliriz.. Bunu sağlamak için gerekli azmi, çalışkanlığı, hırsı, bize dayatılan bezginliğimize yenik düşmeden içimizde bulabiliriz..


Ne mutlu Türk'üm diyene.

Tuesday, October 28, 2008

V for Vendetta

V for Vendetta'nın IMDB puanı 8.2. Bence 10 bile hak eden bir film ama tabi bu 8.2 161bin kişi tarafından verilen ortalama puan. Bu film nerden aklına geldi diyorsanız Hugo Weaving'in canlandırdığı V karakterinin meşhur sözünü yazayim size, hemen bir bağlantı kurarsınız zaten.


"Ideas are bulletproof."


Akşama hemen bu filmi izleyin. Aslında memleketimizin, bu filmin küçük bir kopyası olduğunu hissedeceksiniz.

Ultrareach

Merhabalar, ben burdayım. Şu anda aslında Türkiye'den izlenmesi yasaklanmış olan bir internet sayfası okuyorsunuz. Bunun sebebi de Diyarbakır'da açılan bir dava sonucu tüm Türkiye'de tıpkı youtube gibi blogspot ve blogger'ın da kapatılmış olması. Aferim size, aferim kimse sorumlusu. Bravo. Kafanız 10 numara çalışıyor cidden. 3-5 tane sayfa için bütün siteleri kapatın siz. Neyse. Yazdıkça sinirleniyorum. bu konuyu başka bir zamana bırakalım.


Şimdi biz bir yöntem bulduk. Hızlı bir şekilde http://www.ultrareach.com/ a giriyorsunuz ve ufacık bir programcık var, onu çekiyorsunuz. O sizi yönlendirerek her türlü sayfaya girmenizi sağlıyor.

Çektiğiniz programın kuruluma ihtiyacı yok. Siz ihtiyacınız olduğunda sadece o programcığı çalıştırıyorsunuz ve o arka planda çalışıyor.


Görüntüsü şöyle:


Bu program arkada çalışırken blogspot dahil birçok yasaklı siteye de girebilirsiniz. Şu anda yeni deniyorum. Bir sorun görmedim. Virüs taramasında trojan falan da çıkartmadı. Gönül rahatlığı ile kullanabilirsinz. Gözlerinizden öpüyorum. Hepinizi seviyoruz.

Thursday, October 23, 2008

Deli işi

Bana dersen ki ben çirkinim
Çirkinsin derim
Hatta memelerin sarkmış, gözlerin torbalanmış
Suratının şekli değişmiş bile derim

Hiç utanmam bunları söylerken biliyor musun?

İçimde tuhaf bir huzur,
Sanki 80 yaşında, türk kahvesini yudumlayıp,
ince dal sigarasını,
dumanını yavaşça salarak
içen bir teyze olurum..

İntikamımı senden alırım..

Ama bana gülen gözlerle gülsen bir,
Neşeni kilometrelerce mesafeden hissetsem,

Ah bir mutlu yüz görsem...

Wednesday, October 22, 2008

Komik


Bu lafı bugün duydum, hemen yazayim dedim:


"Küçük hırsızlar el feneri kullanırlar, büyük hırsızlar ise deniz feneri..."


Nasıl?

Tuesday, October 21, 2008

Sanat, Şiir ve Başbakan

Sayın başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde vefat eden değerli şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı anma amaçlı, Türk Dil Kurultayı'nda, şairimizin "Sanat" adlı eserini okudu. Gelin görün ki bu eser Faruk Nafız Çamlıbel'e aitti.


SANAT

Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,
Bizim diyarımızda bin bir baharı saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar

Sen kubbesinde ince bir mozaik ararda
Gezersin kırk asırlık mabedin içini
Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
Bize heyecan verir bir parça yeşil çini

Sen raksına dalarken için titrer derinden
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin
Bizimde kalbimizi kımıldatır derinden
Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin

Fırtınayı andıran orkestra sesleri
Bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
Istırap çekenlerin acıklı nefesleri
Bizde geçer en yanık bir musiki yerine

Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini,
Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...

Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken
Yazılmamış bir destan gibi Anadolumuz
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... ayrılıyor yolumuz

Friday, October 17, 2008

Yazıklar olsun!

Tam haftasonunun gelmiş olmasının heyecan ve mutluluğunu yaşarken bloglardan birinden yönlendirildiğim bu habere inanamadım!


"İnanamıyorum"dan başka diyecek laf bulamıyorum, bulsam da o lafın bela okumaktan başka bir anlamı olmayacağına eminim zaten.


Birbirini sevip, aşık olup, son derece sapıklıktan uzak ve sağlıklı bir şekilde cinsellik yaşayan insanlara evli değiller diye zinacı, namussuz diyebilen bir zihniyetin, "cinsellik 15 yaşına indi" savunmalarıyla 185 yaşında bir adamın tecavüzünü aklamaya çalışmaları, olası yüzlerce tecavüze yol göstermeleri akıl alır gibi değil.. İçimden öyle bir ağlamak geliyor ki ancak çığlığımla anlatabilirim sanırım hislerimi!


Allah bu insanların kendi kızlarının başına versin de o acıyı anlasınlar diyesim geliyor, ancak diyemiyorum.. Ben onlar kadar kötü, onlar kadar acımasız olamıyorum..


Yazıklar olsun..


Yazıklar olsun!!!

Thursday, October 16, 2008

Şiir ve vefat


Benden sana ne kalabilir?
Düşüncelerim değil.
O, usun.
Ciçeklerim değil.
O, doğanın.
Yapıtlarım değil.
O, yeryüzü toplumunun.
Soluklarım değil.
O, özgürlüğün.
Benden sana,
Sevgim kalabilir.
O, kimsenin değil.
O, senin.

Fazıl Hüsnü Dağlarca
1914 - 2008

Tuesday, October 14, 2008

Kedi saati

Farkettim ki bizim hayatımızda geniiiiiş yer kaplayan, sevgili vintagebiscuit in sayesinde edindiğimiz pek sevgili kedimize burada fazla yer vermemişiz.. Karşı koltuğun tepesinde yumuk yumuk hofurdayarak uyumakta olan bu sevgili canlıya bir kez daha bakınca hakkında bişeyler yazmak istedim. Kendinden bahsettiğimi anlamış olsa gerekşimdi de benim oturduğum koltuğa geldi ve sağ omzumun kenarında guruldayarak uykusuna devam ediyor.



Vintagebiscuit bloglar arasında takılırken karşıma çıkan biri oldu ve ilk okumaya başladığım günden itibaren hiç sektirmeden takip ettim, okurken bolca eğlendiğim. Başta kediler olmak üzere tüm hayvanlara olan sevgisi ve onları koruma çabası takdir edilmeye değer düzeyde. Yazılarını okudukça da kedileri yakından tanımaya başladım ve evlenir evlenmez annem ve babamın "evlenince alırsın evcil hayvan" sözlerini kulak arkası etmeden kedi arayışına çıktım. Uzun süre minikpati den arandıktan sonra bizzat annesinin kopyası bu sevimli yaratığı evimize birey olarak dahil ettik.


Ne kadar küçüktü ilk geldiğinde ve ne kadar büyüdü şimdilerde..




Eve ilk geldiği günün resmi bu. Mahsundu o gün.. Ne bilelim evi ele geçiren, sinek peşinde koşan bir azman yavrusu olacağını :D



Bu üstünde bulunduğu hasır yatağın her bir köşesini yedi.. 6 ayda bir yenilemek gerekecek. Allahtan evimizin herşeyi Ikea'da bol ve ucuz olarak mevcut :) İlk bu yatağı aldığımızda kemirmekten başka bir münasebeti olmadı, ancak şimdi aralarından su sızmıyor..




Burada da küçük daha ve bu resmi her gördüğümde surat ifadesine gülmeden edemiyorum..





Pofidik, ısırılmaya hazır ayaklar..

Saturday, October 11, 2008

Birşeyler

Uzun zaman oldu görüşmeyeli. Biraz iş yoğunluğu ve biraz da can sıkıntısı var bende bu aralar. Şu anda saat 11:33, günlerden Cumartesi, deli gibi yağmur yağıyor. Sabah Tubik bıraktı beni fabrikaya. Yukarıda yöneticiler var, kararlar veriyorlar, birşeyleri değiştiriyorlar ama sanırım esas sorunu es geçiyorlar. "Insan yaşadığı gibi düşünür" çok doğru bir laftır. Herkez içinde bulunduğu duruma göre düşünüyor, ve ona göre kararlar veriyor. Siz eğer kendi düşündüğünüzü ve yapabileceklerinizi başkalarından beklerseniz sürekli yanılırsınız. Yerine düşünüp karar verdiğiniz kişi aslında o anda çok başka dertlere ve düşüncelere sahip olabilir, yaşadığı gibi düşünmektedir. Evet, işte sorunumuz bu sanırım.

E bir de kriz var, kimsede para yok tabi. Amerika falan derken buralara da geldi kriz. Bizimkiler hala direniyor bizde kriz yok diye, yahu daha nasıl kötüleşebilir ki zaten, durumumuz yeterince berbattı kirzden önce de. Gülüyorum ya bu yorumlara, yönetenler yönettikleri insanları kendilerinden daha aptal sanıyorlar.

Mustafa Denizli geldi Beşiktaş'a, başkanları demiştiki bir süre evvel, ben burda bulunduğum sürede Mustafa Denizli kapıdan içeriye giremez. Bak bak bak. Şimdi de diyor ki, Mustafa Denizli ile mukavele imzalarlarken, "Ben o lafı mevcut teknik direktörümüzü korumak için söylemiştim." Sen ne kadar akıllısın ya, biz de ne kadar aptalız. Gördünüz mü? Bizi aptal yerine koyuyor ya. Hemen böyle güncel bir örnek olsun diye yazdım bunu.

Neşeli birşeyler yazamama derdindeyim bu aralar. Pek keyfim yok. Değişik birşeyler yapmamız lazım mutlaka. Kafamı toparlayamıyorum. Sebebi belli. Çok mu takıyorum acaba.

Bilmiyorum.

Sizi seviyorum.

Friday, October 10, 2008

Haftasonu geldi!

Bu kadar stresli bir günün ve haftanın ardından ne kadar da güzel gelecek haftasonu!
Nihayet!

Herkese iyi haftasonları...


Friday, October 3, 2008

kucuk muydun?
agir miydi gece?
dokundu mu sana?
dokundu mu gencligine?
yandi mi canin?
Kazindi mi zihnine?
bitti mi hayal?
sondu mu isik?
cikti mi su gozunden?

Ayirma kendini.
Kemiklerin dikken,
Kolaydir alismak...