Wednesday, July 16, 2008

Bir kedi bin nasihatten iyidir

Şu hayatta saçma sapan nazı kaprisi olan insanlara sesleniyorum.. Bir kedi alın ve dünyanın kaç bucak oluğunu görün.. Sizden daha talepkar, daha nazlı, daha ısrarcı ve daha başına buyruk bir varlık nasıl olur, sizin egonuz başka bir canlınınkinin yanında nasıl diz çöker görmüş olursunuz..

Sinek sevdasına bu yaz sıcağında açılamayan camlar yüzünden sera bitkisi gibi oturuyoruz evde.. Cenk bitki hayatına kolay adapte olamadı, monitör ışığında fotosentez yapmaya başladı.. Elimizde kolumuzda yer eden tırnak ve diş izlerini saymak bile istemiyorum.. Sabahleyin biz nefret duygusuyla uyanıp işe gitmeye çalışırken viyak viyak bağırmalarına ne demek lazım onu hiç bilemiyorum.

Ama öyle bir an geliyor ki ben bu satırları yazmaya çalışırken laptopun en sıcak yerine poposunu denk getirerek göbeğime oturuyor, kafasını göğsüme yaslıyor ve yumuk yumuk patileriyle guruldamaya başlıyor.. O an tüm çilesini derdini unutup hayata olan bu kendinden emin ve rahat bakış açısına hayran kalıyorum ister istemez.. Zaten kedi ile alakalı herşey "ister istemez". İster istemez en kaliteli mamayı alıyorsunuz, ister istemez guruldadığında göbeğini seviyorsunuz, ister istemez oyun oynuyorsunuz ve bunları sırf kediniz istediği için yapıyorsunuz..

Mesela yazdığım süre içerisinde gelip göbeğime oturup kendini sevdirirken kontes hanım klavye çıtırtısından rahatsız oldu ve hiç beklemediğim bir anda elimi vampirella gücüyle ısırdı. Ben de ister istemez poposuna şaplağı vurdum ve kovaladım tabiki..

Annem ergenlik sürecimde isyankar tavrımı en çok "çocuğun olsun da gör" diyerek sonlandırmaya çalışırdı ve ben de "üf anne yaağğğ çocuğum olcaksa benim gibi olsun" diyerek çok akıllıca olduğunu zannettiğim cevaplar verirdim.. Çocuğa falan gerek yok abicim, bir kedi herşeyi açıklığa kavuşturuyor.

Şimdi kediye de hak vermek lazım.. Nereden baksan aslan, panter, kaplan gibi bir takım saygıdeğer yaratıkların akrabası kedi. Biz köleleri olarak onun şanına yakışır bir isim bile veremedik hayvana.. En son bi Michelle demiştik ama yoğun şekilde Beatles dinlemekte olduğumuz bir dönemdi ve hayvan bu kadar romantik bir ismi kendine yediremedi.. Şükufe iyidir sanki ha? Biraz daha büyüsün, bir patisinde sigarası pizzanın salçasıyla renklendirdiği dudakları eşliğinde komşu kedilere güne gider belki? "Şekerim, yan apartmana yeni taşınan 3 renkli Perizat var ya, Whiskas yiyomuş, o göbeğin nerden geldiği belli oldu" gibi dedikodulara bile girer, kim bilebilir ki?

Ay yine geldi! Bu sefer de toucpad hizasında durup kolumun üzerine konuşlanmış durumda, pijamamın lastiğini yiyor..

Ben kızdırmadan kapatıyım burada bu bahsi.. Gece intikamını burnumu ısırarak almasını istemem...

No comments: