Monday, July 21, 2008

Wedding daze






Evde boş boş otururken bir pazar akşamı nasıl değerlendirilir diye düşündüm ve film seyretme fikri aklıma geldi.. Evet haklısınız, insanların çoğu evdeki boş vakitlerini film izleyerek geçirdiğinden, bu aktivitenin akıllarına gelmesi için çok düşünmeye gerek kalmıyordur muhakkak. Ancak durum bizim pembe panjurlu yuvamızda böyle değil ne yazık ki! Cenk'in yaşam alanı bilgisayar sandalyesiyle x-box koltuğu arasında konuşlandığı ve bu alanın sadece 1 metrekarelik bir alan olduğunu göz önünde bulundurursak ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum..


Sonuç olarak elimizdeki alternatiflere baktık ve "Ölü ozanlar derneği" ile daha önce izlemiş olduğumuz "Wedding Daze" arasında gittik geldik. Ölü ozanlar derneği biraz uzun ve zahmetli olur diye düşünerek, daha önce izlediğimizi unuttuğumuz Wedding Daze'i x-box'a yerleştirdik. Elimizde olsa kediyi bile x-box üzerinden besliycez ama bu bambaşka bir konu olduğu için sizleri baymamak adına, başka bir yazıya diyerek pas geçiyorum.


Filmi başlattıktan bir kaç saniye sonra filmi izlediğimizi hatırladık ama mısırlar patlatılmıştı ve elbette ki artık çok geçti.


Tür, romantik komedi. Ama şunu söylemeliyim ki film ne çok romantik, ne de çok komik.. Öylesine bir film ve biz de öylesine seyrettik zaten. İtiraf etmeliyim ki bu yazıyı yazmadan önce film ile ilgili ekşi sözlükte bir araştırma yaptım ve herkesin nefret ettiğini gördüm, sonrasında da filmle ilgili görüşlerim bir parça negatif yönde değişti. Ben zaten lokantada menüye bile zor karar veriyorum, kalabalıklık oranına göre sipariş edilen yemekler çeşitlendikçe onunkinden mi yesem bununkinden mi diye diye 3 saat bekletiyorum garsonu ayakta..


Başrollerde American Pie'dan hatırlayacağınız Jason Biggs ve Scooby-Doo, Wedding Crashers gibi filmlerde oynamış Isla Fisher oynuyor. Cenk Isla Fisher'ın oyunculuğunu pek beğenmedi ama Jason Biggs doğasında yer alan sempatikliği bu filmde de yeterli düzeyde gösteriyor diyebilirim.


Hikaye şu şekilde başlıyor;
Delikanı saçma sapan bir kostümle kız arkadaşına sürpriz bir evlenme teklifi yapmaya çalışırken (ne saçma bi cümle bu) kız kalbine yenik düşüp ölüverir. Çocuk 1 sene bunaımdan çıkamaz. Bir gün bir lokantada çocukluk arkadaşı ile otururlarken, arkadaşının artık birileriyle tanışması gerektiği yönündeki ısrarlarına biranda servis yapan garson kıza evlenme teklif ederek cevap verir ve kız da kabul eder. Sonrasında çocuğun evlilik sürecinde eski sevgilisini unutamaması gibi durumlar, birbirinden tuhaf ebeveynerle tanışmalar gibi olaylar meydana gelir. Ve böyle sürer gider.


Filmde komedi unsuru olarak kullanılan öğeler komiklik açısından pek yeterli değil. Film boyunca bir kez olsun kahkaha atmıyorsunuz. Ama boş vaktiniz varsa, elinizde de alternatif yoksa izleyebilirsiniz, sizi sıkıntıdan bayacak bir film değil. Zaten çok da uzun süren bir film değil, 91 dakikada derdini anlatıyor. Ancak yüksek beklentilerle TV karşısına geçerseniz üzülürsünüz bunu bilin..


Filmle ilgili söylenecekler bunlar.. Biraz fazla mısır patlağı yemişim, siz dozunda bırakın...

No comments: